34,4926$% 0.08
36,2666€% -0.26
43,5811£% -0.12
2.960,32%0,87
2.669,22%0,77
9.367,77%3,72
Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığının hazırladığı fezlekeden yola çıkarak, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından düzenlenen iddianamede, şüphelilerin ifadeleri detaylı bir şekilde yer aldı. İddianamede, şüphelilere sorguları sırasında etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak isteyip istemedikleri de soruldu.
Örgüt elebaşı olduğu değerlendirilen şüpheli Dr. Fırat Sarı, etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak istemediğini vurguladı. İfadesinde, “Tıp Fakültesinde okuduğum dönemde ‘PKK örgüt üyeliği’ gerekçesiyle 5 yıl kadar cezaevinde yattım. Cezaevinden çıktıktan sonra okuluma yeniden dönüp eğitimimi tamamlayarak mezun oldum.” dedi. Sarı, yaklaşık 7-8 yıl önce Medisense Sağlık Hizmetleri’ni kurduğunu ve bu şirketin tamamına sahip olduğunu belirtti. Geçimini doktorluk mesleği ile sağladığını ifade eden Sarı, “Danışmanlık yaptığımız hastanelerde tüm işlemler yasalara uygun bir şekilde yürütülmektedir. İl Sağlık Müdürlüğü tarafından tutulan tutanakla tespit edilen eksiklikler, hastane yönetimleriyle alakalıdır. Epikriz yazımındaki eksiklikler, doktorların sorumluluğundadır.” şeklinde konuştu.
Doktorların ve o bölümde çalışan hemşirelerin maaşlarını hastane yönetimlerinin ödediğini belirten Sarı, bazı hesap hareketlerindeki para transferlerinin “motivasyon amaçlı ve borç alıp verme” işlemleri olduğunu savundu. Yenidoğan yoğun bakımda kalan bebek sayısının azaldığı durumlarda danışmanlık hizmeti verdikleri hastane yönetimleriyle sorunlar yaşadıklarını ifade eden Sarı, “(Hastaneler) Bebek sayılarının artmasını istiyorlardı. Hastalar tam iyileşmeden veya tedavi red ile ailelerin bebeklerini alması durumunda hastane yönetimleri zarar ettikleri için bizim danışmanlık hizmetimizden şikayet ediyorlardı. Erken taburcu etme ya da taburcu konularını hastanenin kendi doktorları karar vererek uygulardı.” şeklinde ifade verdi.
Örgüt elebaşılığıyla suçlanan diğer bir şüpheli, 112 Acil Çağrı Merkezi ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir, ifadesinde suçlamaları kabul etmeyerek, etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanma talebinde bulundu. Özdemir, “Edirne 112 Servisine kendimi Güney Hastanesi ve Bağcılar Hastanesi Yenidoğan Koordinatörü olarak tanıtmamın nedeni, hastalara yardımcı olmaktı. Zaten mesajı attıktan sonra benim aracılığımla hasta sevklerinin olup olmadığını hatırlamıyorum. Amacım yalnızca Edirne 112’ye ihtiyaçları olduğunda yardımcı olmaktı, mesajlarda da açıkça görüldüğü gibi hastalardan herhangi bir para talebinde bulunmadım.” ifadelerini kullandı.
Şüpheli hemşire Hakan Doğukan Taşçı, etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak istediğini belirtirken, kendisini usulsüz işlerin içine sokan kişinin Fırat Sarı olduğunu öne sürdü. Taşçı, “Kendisi hastanede doktor bulundurması gerekirken, doktor yerine beni bırakıyordu. Ben de çocukların sağlığı için elimden geleni yapıyordum. Ancak işler çığırından çıkmaya başladığında, çocukların sağlığı tehlikeye girmeye başladığında onunla sürekli tartıştım. Yaklaşık 4 aydır da kendisiyle görüşmüyorum.” dedi.
Taşçı, Gıyasettin Mert Özdemir’i ismen tanıdığını ve birkaç kez görüştüğünü belirterek, “Bu kişiyi CİMER’e şikayet ettim. Şikayet etme sebebim, ‘bebek tüccarlığı’ yapmasından kaynaklanıyor. Bu kişi 112 Acil’de ambulans şoförü olarak çalışıyor. Birçok özel hastane ile anlaşarak hastanelere dışarıdan yenidoğan bebeklerin yatışını yaptırıyor ve buradan kar elde ediyor.” ifadelerini kullandı.
Geceleri hastanelerde nöbetçi hekim bulunması gerektiğini savunan Taşçı, “Sorumluluğu da benim gibi hemşirelere yıkıyorlar. Bu sistemden şikayetçi olup işten ayrıldığım dönemde, yaklaşık bir yıl boyunca işe girmemi engellediler.” şeklinde konuştu. Taşçı, Fırat Sarı’nın kendisine “O hastayla ilgilenme, boşuna bırak ölsün.” dediğini ve buna rağmen hastalara yardım etmeye devam ettiğini belirtti.
Şüpheli hemşire Hasan Basri Gök de etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak istediğini ifade etti. Gök, “Fırat Sarı, Gıyasettin Mert Özdemir aracılığıyla, kendi kontrolünde olan hastanelerin yenidoğan yoğun bakım ünitelerine sağlıksız yenidoğan bebek bulması için baskı yapıyordu. Fırat Sarı’nın işletmeciliğini yaptığı 350 yatak kapasiteli yoğun bakımlar genellikle doluydu.” dedi.
Gök, bu bebekler için SGK’ya faturalandırma yapıldığını ve bunun için epikriz raporlarının gerektiğini belirtti. “Bu raporların neredeyse tamamı usulsüz olarak düzenleniyordu. Kendisi bir format oluşturmuş ve bu formatı hastanelerdeki hemşirelere vererek epikriz raporu yazmalarını istiyordu.” şeklinde konuştu. Ayrıca, SGK’ya fatura edilebilecek her şeyi fatura ettiklerini ve devletten fazla para aldıklarını kaydetti.
Örnek vermek gerekirse, yoğun bakımda tedavi gören bir yenidoğanın bir adet ilaç alması gerekiyorsa, beş ilaç kullanılmış gibi gösterilip faturalaştırıldığını ifade eden Gök, “Bu durum sürekli bire beş olarak değil, farklılık da gösteriyordu.” dedi. Yabancı uyruklu bebek istemelerinin sebebinin ise SGK’nın yabancı bebeklere ödediği ücretlerin geç ödenmesinden kaynaklandığını belirtti.
Gök, Fırat Sarı’nın talimatları doğrultusunda hastaneden ilaç çıkartıp sattıklarını ve parasını Sarı’ya verdiklerini vurguladı. “2024 Ocak ayında bu usulsüzlüklere daha fazla dayanamayarak ayrıldım ve tüm bağlantılarımı kestim. Yaptığı usulsüzlükleri 4-5 ay önce CİMER’e şikayet ettim.” şeklinde konuştu. Ayrıca, Vergi Dairesi ihbar hattını arayarak Fırat Sarı’nın SGK’yı dolandırdığına dair şikayette bulunduğunu da belirtti.
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı İddianamesinde Sağlık Skandalları