34,5520$% 0.17
36,6321€% 0.14
43,8627£% 0.18
2.920,03%0,01
2.629,70%-0,15
9.232,90%-1,73
Muhasebeci İsmail A., 6 yıl boyunca evli kaldığı eşi Fatma A.’nın, kendi geliri olmasına rağmen evin ve 1 çocuklarının giderlerine katılmadığını iddia ederek boşanma davası açtı. İsmail A., eşinin maaşını kendi hesabında biriktirip arsalar aldığını, tüm faturaları ve mutfak dahil her türlü masrafı kendisinin karşıladığını belirtti.
Ankara 2’nci Aile Mahkemesi, İsmail A.’nın iddialarını tanık beyanları, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), tapu ve banka kayıtlarıyla destekleyerek, davacının haklı olduğuna kanaat getirdi. Mahkeme, özel bir şirkette yönetici olarak çalışan Fatma A.’nın tamamen kusurlu olduğuna ve ekonomik şiddete maruz kalan eşinin ise hiçbir kusurunun bulunmadığına hükmederek çiftin boşanmasına karar verdi.
Fatma A., eşinin iddialarının gerçek dışı olduğunu ve kusur tespitinin yanlış yapıldığını öne sürerek karara itiraz etti. Ancak, İstinaf ve Yargıtay da ilk derece mahkemesinin kararında herhangi bir isabetsizlik bulunmadığına karar vererek bu kararı onadı. Yargıtay, Türk Medeni Kanunu’nda belirtilen ‘Eşler birliğin mutluluğunu elbirliğiyle sağlamak ve çocuğun bakımına beraberce özen göstermek, birbirine yardımcı olmak zorunda olup, birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıkları ile katılmak yükümlülüğü altındadır’ şeklindeki yükümlülüğün Fatma A. tarafından yerine getirilmediğine dikkat çekti.
Ayrıca, davalı kadının eşine ve çocuklarına karşı ilgisiz davrandığı, evin ve müşterek çocuğun masraflarına katılmadığı, bu durumun evliliği çekilmez hale getirdiği vurgulandı. Bu bağlamda, boşanmaya neden olan olaylarda Fatma A.’nın tamamen kusurlu olduğunun kabul edilmesi gerektiği belirtildi.
İsmail A.’nın avukatı Senem Yılmazel, Türk Medeni Kanunu’nun 186’ncı maddesine atıfta bulunarak, hem kadın hem de erkeğin evlilik birliğinin giderlerine kendi mal varlıklarıyla ve emekleriyle katılmakla yükümlü olduğunu ifade etti. Yılmazel, “Müvekkilimin eşi, müvekkilimden daha fazla maaş alıyordu; ancak evliliğin hiçbir giderine katılmamış. Biz bunları banka kayıtlarıyla ispatladık. Müvekkil evin elektrik, su, aidat gibi tüm giderlerini karşıladığı gibi birlikte gittikleri tatil ve seyahat gibi her ekonomik sorumluluğu almış. Ancak eşi yalnızca arsa almış veya bankada birikim yapmış ve hiçbir şekilde evliliğin ekonomik yükümlülüklerini üstlenmemiştir.” dedi.
Avukat Yılmazel, “Evliliğin pek çok sorumluluğu ve yükümlülüğü vardır; ancak Fatma A.’nın çok bireysel bir yaşam tarzı sergilemesi, müvekkilimin canından bezip boşanma davası açmasına neden olmuştur. Bunları banka ve tapu kayıtlarıyla kanıtladık.” ifadelerini kullandı.
Müvekkilinin adeta evliliğin sorumlulukları ve yükümlülükleri altında ezildiğine işaret eden Yılmazel, “Müvekkilimin ifade ettiğine göre, eşi her pazar arsa bakmaya gidiyormuş ve birçok arsa almış. Bunun dışında kripto ve borsa gibi alanlarda parasını değerlendirmiş. Banka kayıtlarında da aldığı maaş ve paraların nereye aktarıldığı belirgindi. Dolayısıyla, kesin delillerle dava kanıtlandığı için lehimize sonuçlanmış oldu.” şeklinde konuştu.
Niğde’deki Engelsiz Yaşam Merkezi’nde Şiddet İddiaları ve Soruşturma Süreci