35,2068$% 0.3
36,7672€% 0.92
44,3202£% 0.7
2.968,33%1,32
2.622,74%1,01
9.724,50%-0,42
1998 yılında Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’ndan mezun oldum. Bu süreçte Cüneyt Gökçer, Çetin Tekindor ve Lemi Bilgin gibi çok değerli ustalardan klasik bir eğitim aldım. Genco Erkal ile de özel tiyatro ve turne tiyatrosu deneyimledim. Usta-çırak ilişkisi, birçok zanaatkar için ne kadar önemliyse, bir oyuncu için de o kadar hayati. Bir sanatçının en büyük sorumluluğu, kendisinde olan birikimi genç kuşağa aktarabilmesidir. Bu aktarım, herhangi bir karşılık gözetmeden gerçekleşmeli. Çünkü buna karşılıklı ihtiyacımız var. Eğitimle oyuncu olunabiliyorsa da, bir ustadan alınan eğitim her zaman farklı bir derinlik taşır. Bu nedenle, gençlerin şu anki eğitim imkanları ve ustalarla çalışma şansı bence çok değerli.
Ben böyle düşünmüyorum. Eğer bir kişi buna niyet ettiyse, kendisine mentorluk edecek birilerini bulma şansına sahiptir. Ancak bazı gençler gerçekten şımarık. Ayaklarına gelen fırsatları değerlendirmiyorlar. Karşılıklı oynamak bile insanın öğrenmesi için büyük bir fırsat. Gençler, belli bir seviyeye geldikleri için profesyonel anlamda kendilerini bu işe veriyorlar ve kendi seçtikleri projelerle de bunu kanıtlıyorlar. Ancak bunlar, şanslı olanlar değil, zeki olanlardır.
“Hain” filminiz vizyonda. Siz de hain bir karakteri mi canlandırıyorsunuz? Bu filmdeki neredeyse herkes hain. Henüz filmi izleyemedim ama gelen yorumlar oldukça olumlu. Oyunculukla ilgili insanların beğenisini kazandığım bir iş oldu. Bu da içime sindi. Haldun Dormen gibi ustalarla oynamak da ayrı bir keyifti elbette.
Ustalar size hâlâ yeni bir şeyler katıyor değil mi? Evet, kesinlikle. Oyunculukta hiçbir zaman “ben oldum” denilmemeli. Gözlem yeteneği her zaman aktif şekilde kullanılmalı. Oyunculuk asla bitmeyen bir yolculuktur. Dizilerde ise durum farklı. Orada kısıtlı roller var ama tiyatroda insanlar kendilerini daha iyi ifade edebiliyorlar. Sahneye çıkmak, gerçek değeri sana tiyatro söylüyor. Bu nedenle sahne önüne ve seyirci karşısına çıkmak çok kıymetli.
Bunun için sürekli çaba sarf ediyorum. Çünkü tiyatroya ihanet etmemek gerekir. Bu nedenle her uygun bulduğum zamanda turne yapıyorum; her yere gidip oyun oynuyorum. Bu anlamda çok mutluyum ve halkla iç içeyim. Güzel geri dönüşler alıyorum. Geçenlerde Kahramanmaraş’ta ve ardından Adıyaman’da sahne aldım. Her yerin İstanbul’dan ibaret olmadığını görmek, bir sanatçıya farklı bir duyarlılık kazandırıyor. Halkın bizleri görmeye ve sohbet etmeye ihtiyacı var. Sonuçta tiyatro hep iyiyi ve güzeli arar.
Tiyatroda olmayan oyuncular sizce başarılı değil mi? Tabii ki başarılı olanlar var. Ancak asıl oyunculuğun er meydanı sahnedir, çünkü burada tekrar ve yönetmen gözü yok. Sadece bedeniniz ve ruhunuzla oyuncu olarak sahnedesiniz. İzleyiciyle olan bu etkileşim çok özel bir durum. Bu his, ancak sahnede karşında biri varken olabilecek bir duygu. Eskiden biz, çok iyi oyuncuları örnek alırdık ve onlardan ilham alarak çaba sarf ederdik. Şimdiki gençler her şeye daha kolay ulaşabiliyor; bu nedenle belki de işin kolayına kaçıyorlar. Sosyal medya, onları farklı yönlendirebiliyor. Bilmiyorum ama sanat ve oyunculuk, bir meseleye kendi birikimini de katarak eleştirel bir gözle karakteri canlandırmaktır.
Ekranda genellikle kötü rolleri canlandırıyorsunuz. Kendinizi Erol Taş’a benzettiniz mi? Sonuçta oyunculuk yapıyoruz. Riskli karakterler genellikle iyi oyunculara verilir, çünkü bunu kabul ettirmek ve seyirciye inandırmak oldukça zordur. Gerekirse affedebilecekleri bir derinlik yaşatmak gerekiyor.
Rolden Kolay Çıkabiliyor Musunuz? Bizim kültürümüzde, insanlar bazen bu durumdan etkileniyor. Bazen bir algı yönetimi içerisinde olabiliyoruz. Uzak olmak, ulaşılmaz olmak veya yukarıdan bakmak, iki tarafa da iyi gelebiliyor. Ben ise rolümü sahne bitince orada bırakıyorum.
İçsel Dengenizi Nasıl Koruyorsunuz? Tiyatro yapıyorum. Kendimle uğraşım hiç bitmiyor. Doğayı seviyorum ve ileride tıbbi aromatik bitkilerle ve zeytinle ilgilenmek istiyorum. Bununla ilgili bazı altyapı çalışmaları yapıyorum. Doğayla baş başa olmak istiyorum. Eski atalarımızın yaşadığı gibi yaşamak, bir toprak alıp içine ev koymak, sebzelerimizi organik yetiştirmek istiyorum. Kuzey Ege’de çok güzel zeytinlikler var; yeter ki biz değerini bilelim.
Siz şöhret olmaktan çok oyuncu olmak istemişsiniz sanırım… Aslında en önemli soru; amaç ne? Bir amacınızın olması lazım. Para kazanmak mı, yoksa iyi bir oyuncu olabilmek mi? O yüzden insanın kendini tanımasıyla başlıyor oyunculuk. Bu nedenle önce kendine dürüst olman gerekiyor.
Tiyatroya devam eder, sonra film çekmeyi isterdim. Dizileri de elerdim; önceliğim film olurdu.
Dünyayı gezmek istiyorum.
Ev, dinlendiğim tek alan. Bazen basit yaşamayı özlüyorsunuz. Doğada olmak da iyi geliyor; huzur veriyor. Bu tür bir hayata ihtiyaç var.
Kesinlikle çiftçi olurdum. İlkel güdülerimizde hep o var. Şimdi çalışıyoruz bir yerde bahçemiz olsun, meyvelerimizi yetiştirelim diye. Hep ilkel insana dönük bir mücadelemiz var. Modern toplum da buna dönmeye başladı.
Oyuncuların Aldıkları Paralar Çok Konuşuluyor. Gerçekten Böyle Uçuk Rakamlar Kazanılıyor mu? Orası biraz şaibeli. Algı yönetimiyle her şey yürüyor. Sonuçta bir alma verme dengesi var. Gerçekten hak edenler de vardır, çünkü bu işin yurtdışı satışları oluyor. Ama pastadaki dilimler biraz daha dengeli dağıtılmalı. Uçurum olan projelerde olmak istemiyorum. Herkes aynı emeği veriyor ve artık dikkat çeken, yapımlar ve hikayeler. O hikayeleri taşıyanlar da gerçek oyuncular. İşte orada dengeyi korumak lazım. Aşırı uçurum olan projeleri kabul ettiğimde, 30 yılını bu işe veren bir oyuncu olarak bunu kaldıramam. Hak eden oyuncular var, kendilerini geliştirip üstüne koyuyorlar. Ancak ünlülük kavramı sosyal medyayla birlikte çok değişti. Artık yeteneklere göre değil de takipçi sayısına göre rol verilmeye başlandı; bu da beni üzüyor.
Buna Halkın Arz Talep Dengesi Diyebilir Miyiz? Bu, ticari bir faaliyet sonuçta. Eğer böyle bir denge varsa ve bunu karşılıyorlarsa, tabii ki onların bunun karşılığını alıyor olması normal. Yaklaşık 600 kişiden bahsediyoruz. Diğer oyuncularla birlikte bu sayı binlere çıkıyor. Büyük bir sistem var. Bu proje uluslararası boyuta vardığında, başka ülkelerde de izleniyor. Eğer starımız bunu sağlayabiliyorsa, o zaman hak ediyordur. Ama iyi projelere baktığımda, hepsinin arka planında mutlaka çok iyi oyuncular var. Denge çok iyi kurulmuştur.
MasterChef Türkiye: 6. Ceket ve Şirin’in Eleni