35,0518$% 0.02
36,3947€% 0.06
44,2684£% 0.33
2.940,93%0,73
2.608,61%0,65
9.915,76%-0,95
Münevver Karabulut’un katili Cem Garipoğlu, cezaevinde intihar ettikten tam 10 yıl sonra mezarı açıldı. Ancak mezarda bulunan naylon poşet, kefen yerine, birçok soru işaretine neden oldu. Karabulut ailesinin avukatı Rezan Epözdemir, mezarda kefen olmamasının son derece anormal olduğunu, bu durumun kemiklerin sonradan yerleştirilmiş olabileceği ihtimalini güçlendirdiğini belirtti. Adli tıp uzmanları ise kefenin, organik içeriğe bağlı olarak zamanla yok olabileceğini ifade etti. Kemiklerin kimlik tespiti için adli tıp inceleme süreci başlatıldı ve bu sürecin 5 gün süreceği belirtiliyor.
Cem Garipoğlu’nun mezarı, Rezan Epözdemir‘in başvurusu üzerine, mahkemenin verdiği feth-i kabir kararı doğrultusunda İstanbul Üsküdar’daki Karacaahmet Mezarlığı’nda açıldı. Emniyet Müdürlüğü olay yeri inceleme ekipleri, savcılar ve adli tıp uzmanlarının gözetiminde mezar açıldı ve Garipoğlu’na ait olduğu iddia edilen kemikler çıkarıldı. Bu kemikler, bir tabuta konularak adli tıbba götürüldü ve kimlik tespiti için inceleme süreci başlatıldı.
Mezar açma işlemi sırasında Garipoğlu ailesinden kimsenin bulunmaması dikkatleri çekti. Rezan Epözdemir, bu durumu eleştirerek, “Kimlik tespiti için mutlaka ölenin yakınlarının hazır bulunması gerekiyordu. Gelmemeleri biraz garip” ifadelerini kullandı. Mezardan çıkarılan kemikler ve kafatasının dağınık bir şekilde toprağın üstünde bulunması, kefen parçalarının olmaması ise şüpheleri arttırdı. Epözdemir, “Kefen bezinin 10 yıl içinde tamamen kaybolması çok da rasyonel gelmiyor. Kemiklerin sonradan yerleştirilmiş olabileceği ihtimali kuvvetli” diyerek dikkatleri bu iddiaya çekti.
Mezar açma işleminin ardından, kemiklerin kimlik tespiti için DNA incelemeleri başladı. Garipoğlu Ailesi‘nin bazı üyeleri de DNA örnekleri vermek için adli tıbba başvurdu. Epözdemir, DNA sonuçlarının 5 gün içinde açıklanacağını ve bu sonuçların, kemiklerin gerçekten Cem Garipoğlu‘na ait olup olmadığını ortaya koyacağını belirtti.
İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nevzat Alkan, kefenin bulunmamasına dair önemli açıklamalarda bulundu. Alkan, “Kullanılan kefen, cenazeden sızan organik içeriğin de etkisiyle doğaya karışır. 10 yıl sonra yapılan mezar açma işleminde tespit edilemez. Özellikle otopsi yapılan cesetlerde, kefenin hızlı bir şekilde çözülmesi beklenir” dedi. Bu açıklama, kemiklerin mezara sonradan bırakıldığı yönündeki iddialara karşı bir yanıt niteliği taşıyor.
Feth-i kabir tutanağında, kemiklerin serbest şekilde ve dağınık bir biçimde bulunduğu, üzerlerinde kefen veya herhangi bir örtü olmadığı belirtilmiştir. Ayrıca, cesedin yanında bir adet şeffaf naylon poşet bulunduğu da tutanakta kaydedilmiştir. Bu durum, mezardaki kefen ve ceset örtüsünün neden kaybolduğuna dair soru işaretlerini arttırıyor.
Münevver Karabulut’un babası Süreyya Karabulut, mezarın açılmasına ilişkin yaptığı açıklamada, “Çok geç kalındı, 10 yıl dile kolay. Keşke daha erken olsaydı. Kızıma olan borcumu ödüyorum. Herkesin kafasındaki soru işaretleri bitsin. Minareyi çalan kılıfını hazırlar ama ben devletime güveniyorum. Dilerim gerçeği buluruz ve orada yatan gerçekten odur” ifadelerini kullandı. Karabulut ailesi, DNA sonuçlarının açıklanmasıyla gerçeğin ortaya çıkmasını bekliyor.
17 yaşındaki lise öğrencisi Münevver Karabulut, 2009 yılında Cem Garipoğlu tarafından vahşice öldürülmüştü. Garipoğlu, 197 gün boyunca kaçtıktan sonra teslim olmuş ve 24 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı. 2014 yılında, Silivri Cezaevi‘ndeki hücresinde intihar ettiği duyurulmuştu. Ancak, bu intiharın gerçek olup olmadığı uzun yıllardır tartışma konusu olmaya devam ediyor.
Dilan Polat ve Engin Polat’ın Yargı Sürecinde Yeni Gelişmeler