Amanda Seyfried’in Kırsaldaki Huzur Dolu Yaşamı

Ünlü oyuncular, özel hayatlarının gizliliğini korumak için bazen sıradışı yöntemler seçebiliyorlar. Çocuklarını daha doğal ortamlarda büyütüp, huzurlu bir yaşam sürdürmeyi tercih eden bu isimler, sosyal hayattan tamamen kopmuş değiller. Film setlerine gitmeye, çeşitli etkinliklerde kırmızı halıda yürümeye devam ediyorlar. Amanda Seyfried de bu oyunculardan biri.

Amanda Seyfried, eşi Thomas Sadoski ve iki çocuğuyla birlikte New York yakınlarındaki Catskill Dağları'ndaki kırsal evinde büyük bir mutlulukla yaşamını sürdürüyor. Ancak gerektiğinde kamera karşısına geçip etkinliklere katılmaktan da geri durmuyor. Geçtiğimiz günlerde, New York'ta düzenlenen Moda Haftası kapsamında ünlü moda markası Armani'nin defilesine katıldı. Siyah zemin üzerinde pırıltılı bir kıyafet giyen Seyfried, sarı saçlarını da doğal bir şekilde açık bıraktı. Defileye girerken kameralara el sallayan oyuncu, ardından salona geçti.

Defile sonrasında Amanda Seyfried, ünlü model Helena Christensen'in de yaşadığı Catskill Dağları'ndaki evine doğru yola çıktı. Özel hayatını gözlerden uzakta yaşamayı tercih eden Seyfried, hamileliğini ve anneliğini bile çoğu insanın fark etmeden geçirebildi. Ailesinin hayatı doğanın kollarında geçiyor; büyük şehre yakın, ama Los Angeles'ın karmaşasından uzak bir yaşam sürüyorlar.

Amanda Seyfried, eşi, annesi ve iki çocuğuyla birlikte New York yakınlarındaki Catskill Dağları'ndaki evini hayatının merkezi haline getirdi. Bu bölgede ünlü model Helena Christensen'in de bir evi olduğunu hatırlatmakta fayda var.

Elbette, bir Hollywood ünlüsü olarak Seyfried'in yaşadığı yer de sıradan bir yer değil. Kırsal alanda yaşamayı tercih etse de, evin dekorasyonu ve yenilenmesi için büyük paralar harcadı. Seyfried'in evinin en dikkat çekici özelliği büyük pencereleri; doğal ışığın ve temiz havanın içeri girmesi, oyuncunun en çok aradığı özelliklerden biri. Evi satın aldığında, pek de yaşanabilir bir durumda olmadığını belirtmeliyim. Ancak seyahatler ve zamanla yapılan restorasyonlarla, Seyfried ve ailesinin rahatça yaşayabileceği bir hale getirildi.

Seyfried ve Sadoski'nin altı yaşındaki kızları Nina ile iki yaşındaki oğulları Thomas, doğanın kollarında keyifle büyüyorlar. Amanda Seyfried'in evinin kalbinde, salonun ortasında çocukların oynaması için özel bir alan yaratılmış durumda. Evin içinde Finn adında bir köpeğin yanı sıra birçok hayvan da bulunuyor. Aile, birkaç tavuk, atlar ve Gus adında bir maymunla birlikte yaşamlarını sürdürüyor.

Amanda Seyfried, böyle bir yaşamın kendisine, başarılı bir filmde oynamaktan daha fazla mutluluk verdiğini belirtiyor. Los Angeles'tan bu kadar uzakta yaşamak istediğinde, menajerinin bu durumu pek de hoş karşılamadığını ifade ediyor. Ancak Seyfried, daha yavaş ve doğayla iç içe bir yaşam istiyordu. Menajerine "Hayır Mark... Burası benim öleceğim yer" diyerek net bir cevap verdi. Sonuç olarak, çiftlikte yaşama hayalini gerçekleştirmekten vazgeçmedi. Seyfried için doğanın kollarında olmak, ruhen ve bedenen yenilenmesini sağlıyor. Boş zamanlarında çiftliğinde sadece doğanın tadını çıkarmakla kalmıyor, aynı zamanda halı dokuyup yorgan dikiyor, bazen de nakış işliyor.

Ayrıca Amanda Seyfried, çiftlikteki hayvanların bakımını da üstleniyor. Hatta doğuma gitmeden önce bile bu sorumluluğunu sürdürdüğünü belirtiyor.

Amanda Seyfried, 12 yaşından beri gösteri dünyasının içindeyken, özel hayatını gözlerden uzak yaşamayı tercih ediyor. Kariyerine modellik yaparak başladı ve 15 yaşında oyunculuğa adım attı. Mean Girls, Veronica Mars, Big Love, Mamma Mia ve Mank gibi önemli yapımlarda yer aldı. Özel hayatıyla ilgili fazla açık olmaması, iki çocuğunu da sessiz sedasız, neredeyse kimsenin haberinin olmadan dünyaya getirmesiyle dikkat çekiyor. Seyfried, ikinci hamileliğini de neredeyse son ana kadar gizli tutarak sosyal medyadan duyurdu.