35,2173$% 0.05
36,8366€% 0.19
44,3753£% 0.15
2.977,24%0,31
2.629,28%0,25
9.726,48%0,02
Ankara’da farklı kamu kurumlarında memur olarak görev yapan H.S. ve kız arkadaşı H.S, 17 Ağustos 2013 tarihinde hayatlarını birleştirdi. Ancak H.S’nin 2024 yılında Samsun’a tayini çıkınca, eşinin de aynı kuruma tayin talebinde bulunmasını istedi. H.S, kocasına çalıştığı kurum tarafından tayin talebinin kabul edilmediğini bildirdi. Bir süre Samsun’da görev yapan H.S’nin tayini bu sefer Diyarbakır’a çıktı. Bu süreçte H.S, eşine tayin talebinde bulunduğunu ancak kurumun bu talebi karşılamadığını iletti. İki taraf 9 yıl boyunca ayrı şehirlerde yaşamak zorunda kaldı ve bu durum “tayin” gerekçesiyle aralarında sorunlar çıkmasına neden oldu.
H.S, şüpheler üzerine yaptığı araştırmalar sonucunda, eşinin çalıştığı kurumdan hiç tayin talebinde bulunmadığını keşfetti. Bu durum üzerine H.S, avukatı Gülben Elhakan aracılığıyla “evlilik birliğinin temelden sarsılması” gerekçesiyle Diyarbakır 2. Aile Mahkemesi’nde boşanma davası açtı. Avukatı Elhakan, mahkemeye sunduğu dava dilekçesinde şu ifadelere yer verdi:
Bu nedenlerle, davalı kadının kusurlu davranışları ile evlilik birliğinin temelden sarsılması sebebiyle H.S, boşanma talebinde bulunmuştur.
Diyarbakır 2. Aile Mahkemesi’nde görülen duruşmada tanık olarak dinlenen K.S., davacının oğlu olduğunu ve oğluyla gelininin 9 yıldır ayrı şehirlerde yaşadığını belirtti. K.S., “Gelinim ‘9 yıldır tayin istiyorum ama vermiyorlar’ diyerek bizi kandırdı. Gelinim Ankara’da ailesiyle yaşıyor.” dedi. Ayrıca, kadının çalıştığı kurumdan mahkemeye gönderilen yazıda, H.S. tarafından kuruma herhangi bir tayin talebinde bulunulmadığı vurgulandı.
Mahkeme, usulüne uygun şekilde tebligat yapılmasına rağmen davalı kadın veya avukatının 2 haftalık cevap süresi geçtikten yaklaşık 1 yıl sonra mazeret bildirmesini, “mazeretin davayı uzatmaya yönelik olduğu” şeklinde değerlendirerek reddetti. Sonuç olarak mahkeme, çiftin boşanmasına karar verdi.
Mahkemenin kararının gerekçesinde şu ifadelere yer verildi:
Mahkeme, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede bir geçimsizliğin var olduğunu ve evlilik birliğinin devamına imkan vermeyecek nitelikte olduğunu belirtti. Dolayısıyla, tarafların boşanmasına karar verilmiştir.
Kararı değerlendiren avukat Gülben Elhakan, evlilik birliğinin temel gayesinin tarafların müşterek bir hayat kurması ve bu birlikteliği sürdürmesi olduğunu ifade etti. Elhakan, “Taraflardan birinin bu iradeyi göstermemesi, Medeni Kanun’da boşanma nedeni olarak sayılmaktadır.” dedi. Ayrıca, “Davalı kadın tam kusurlu kabul edilerek, davamız kabul edildi. Taraflardan biri ortak yaşama olgusundan kaçınıyorsa, bu durum boşanma davalarında tam kusur sayılmasına neden olacaktır.” şeklinde konuştu.
Sonuç olarak, mahkemece davalı kadının ‘tayin istememe’ durumunun tam kusur olarak kabul edilmesi, benzer dosyalar için emsal teşkil eder niteliktedir.
Kaynak: Timetürk
YÖK’ten Öğrencilere Siber Güvenlik Uyarıları