Beşiktaş’ın Frankfurt Maçındaki Performansı ve Ahlak Üzerine Düşünceler

Beşiktaş’ın Frankfurt ile Maçı

Beşiktaş’ın Eintracht Frankfurt ile bir maçı vardı. Bu karşılaşma, futbolseverler için oldukça heyecan verici bir anıydı. Ancak, bir noktayı gözden kaçırdım; Eintracht kelimesinin anlamını merak ettim. Ne olabilir derken, kelimenin aşağı yukarı anlamı ortaya çıktı. ‘United’ demek mümkün, yani ‘Birleşmiş’... Uyum içinde bir araya gelmiş. Bu da demek oluyor ki, ‘Birleşik Frankfurt’!

Fakat ismin söylenişindeki heybet fena! ‘Aintraht Frankfurt’..! Gerçekten etkileyici bir ifade! Aintraht kelimesi, tıpkı Newcastle United gibi. Oku bakalım, Niwkasl Yunaytıd… Heybete bak heybete!

Çevir Türkçe’ye: ‘Birleşik Yeni Kale’. Burada ilçelere giden otobüs firması veya kooperatif ismi gibi bir şey. Tabi, bütün bu heybet göz önünde bulundurulduğunda, işin ciddiyeti yerle bir oluyor.

Peki, karşısındaki takım kim? Tabii ki Beşiktaş. Şehirlerin şehrinin Beşiği, yani ‘Beşik’. Hem de ağırlıklı ‘Taş’ı var! Birleştiği zaman ne olur? Beşiktaş! Ben böyle keyifli keyifli düşünürken, sahanın en iyisi penaltı yaptırdı. İyi oynadığı o maçta, Siyah Beyazlılar 1-0 geriye düştü. Penaltı atışında kaleci Ersin olduğu yerde dursaydı, daha iyiydi vallahi. Ayaklarıyla çıkarırdı topu.

Aintraht Frankfurt, çok rahat geldiği bir pozisyonda 2. golü bulduğunda, “Yok artık” demekten kendimi alamadım. Beşiktaş’ın kullandığı penaltıyı Aintrahtlı kaleci çelince, önemli bir fırsat gitti. Aintrahtlı kaleci müthiş bir performansla 3 gollük pozisyonu çıkartınca, maçın kaderi de belli oldu. İkinci yarıdaki 3. goldeki rezilliği hatırlamak bile istemiyorum. Maçın adamı, besbelli ki çok iyi çalışmış olan Aintrahtlı kaleciydi. Ve elbette 90 dakika boyunca susmayan Alman taraftarlar.

Beşiktaş taraftarı bence örnek almalı. Tabii ki, hayatta şansın da insanın yanında olması lazım belki, ama iyi çalışmak da şart. Size bir örnek vereyim.

Son yıllardaki ve son günlerdeki olup biten kötülüklere bir bakın! Daha önce de iki ayrı gazetede anlatmıştım. Bir Kızılderili Şefi varmış. Kızılderili Şefi'nin iki de toraman köpeği varmış. İkisi de güçlü kuvvetliymiş. Birinin adı İyilik, diğerinin adı Kötülükmüş. Bir gün torunu ziyarete gelmiş. Çocuk dedesine, ‘Dede, köpekleri dövüşse hangisi kazanır?’ diye sormuş. Yaşlı reis, çocuğun yüzüne bakmış; ‘Hangisini daha iyi beslersek o kazanır’ demiş.

Bu kadar basit işte. Hangisini daha iyi beslerseniz o kazanır. Ahlakta iyiliği de kötülüğü de besleyen insandır. Futbolda ise başarıyı da başarısızlığı da çalıştığınız kadar hayata yansıtırsınız. Bu cümleyi bu yüzden unutmayın: Hangisi daha iyi “Beslenirse” o kazanır.

Kısacası gülüm, hangisini daha iyi beslerseniz o kazanır! Ana konu 'Ahlak' ve 'Erdem' olmalıdır ama… Neyse, anam babam neyse, iyi başlayan gece başarısız bitti. OC kaçar… En kalbi muhabbetlerimle… Ben CAN; Orhan Can…

Kaynak: Halk TV