36,2388$% 0.35
38,0197€% 0.32
45,5966£% -0.01
3.434,01%1,11
2.885,16%-1,46
9.877,59%-0,37
Film, “Türkiye’nin ilk satranç konulu reel-animasyon projesi” olarak tanıtılıyor. Bu yönüyle ilginizi çekti mi?
Kesinlikle! Satranç, yeni neslin gelişimine büyük katkı sağlayan bir oyun. Bu kadar eğlenceli bir şekilde işleyen senaryoyu ve yazarını alkışlıyorum. Filmde animasyon ve gerçek hayatın iç içe geçmesi, Türkiye’deki ilk deneyimlerden biri. Hem çocukların hem de onlara eşlik eden ailelerin keyif alacağı, güleceği bir çocuk ve aile filmi ortaya çıkmış.
İlk denemeler her zaman risklidir. Bu anlamda bir tereddüt yaşadınız mı?
Risk almak her zaman güzeldir. Beni buraya getiren unsurlardan biri de bu cesarettir. Bir şeyin ilkini yapmak, beni daha da motive ediyor. Burada en büyük risk animasyondan kaynaklanıyordu. Ancak yapımcımız Polat Yağcı’dan profesyonel bir çalışma sözü aldım. Mustafa Kotan ve Buket Arıkan Akbaba’ya inandım ve onlara güvendim.
Kadro da oldukça etkileyici; Erdal Özyağcılar, Murat Yıldırım, Ezo Sunal… Çekim süreci nasıl geçti?
Kadro anlatılmaz, yaşanır! (Gülüyor) Sette mutlu hissettiğiniz sürece her şey, hatta aksilikler bile güzeldir. (Bu süreçte ağır bir zatürre geçirmem gerçeği var!)
Çocuk oyuncularla birlikte kamera karşısına geçtiniz. Çocukla çocuk olanlardan mısınız, yoksa daha anaç ruhlu bir yapınız mı var?
Çocuklarla arkadaş olmayı ve genel olarak çocuk kalmayı seviyorum. Büyüdükçe çocukluğumuzu bırakmamız gerektiği söyleniyor ama ben bunu yapmıyorum.
‘Büşra Pekin’ denince akla ilk olarak komedi geliyor. Siz aynaya baktığınızda nasıl bir Büşra görüyorsunuz?
Her hâlimi, kimseye sevdirmeye çalışmadan çok seviyorum.
Peki, o “komedi” algısını yıkmak istediğiniz oluyor mu zaman zaman?
“Çok Güzel Hareketler Bunlar” döneminde her hafta farklı karakterler oynamak, bir oyuncu olarak beni çok besliyordu. O dönemi çok özlüyorum. Şu an ve gelecekte yeni nesil komedi projeleri yapmak için sabırsızlanıyorum. Kesin olan bir şey var; ömrüm boyunca aynı tarzda bir performans sergilemektense, doğama uygun şekilde farklı türlerde ve karakterlerde oynamayı tercih ederim. Eğer üzerime bir şey yapışacaksa da komedi olsun. (Gülüyor)
Yer aldığınız projelerle güldürüyorsunuz, peki sizi en çok ne güldürür?
Gülmeye bayılan biriyim, çünkü babamın kızıyım. Mesleki olarak zekice şeyler beni güldürüyor. Beklemediğim anda gelen iyi şakalar, gerçek tespitler, doğal yetenekler… Eş-dost ortamında benzer frekansta olduklarıma gülüyorum.
İki yıl önce Dilber Ay’ı canlandırdınız. Tekrar bir biyografi filmi çekilecek olsanız, kimi oynamak isterdiniz?
Biyografi, en sevdiğim türlerden biri olabilir. Tanınmış ya da tanınmamış, yaşamından etkilendiğim birinin hayatını sonsuzlaştırmak benim için çok anlamlı. Ona birebir benzemek yerine ruhunu ve yaşadıklarını anlamak, kendi yorumumu katmak, bir oyuncu olarak beni heyecanlandırıyor.
Dilber Ay rolü için kilo almıştınız. Yine bir rol çıksa karşınıza ve çok kilo almanız gerekse yapar mısınız?
Tabii ki yaparım. Bu tür roller beni her zaman heyecanlandırıyor. Ama mecazi değil, gerçekten! Şu an bu konuşmayı yaparken bile bir-iki porsiyon Adana söyleyesim geldi. (Gülüyor)
Sarışın olmaya nasıl karar verdiniz? Takipçileriniz beğenmiş, hatta bazıları “Şimdi gidip ben de saçlarımı sarı renge boyatacağım” demiş.
Aslında bir rol için yapmam gerekiyordu. Gülse Birsel ve Ozan Açıktan, “Sarı tonlarını daha da mı açsak?” derken bambaşka biri çıktı ortaya, ki bayıldım! (Gülüyor) Arkasından gelen projelerde de saçlarımı sarı kullanmayı seçti yönetmenlerim. Bazen de çok profesyonel peruklar kullandık. Yalan yok, kumral hâllerimi özlüyorum. Yeni projelerden birinde değişeceğim yine, ama öncelik sırası belli olduğu için bekleyeceğiz. Yoksa saç gerçekten zarar görüyor.
Estetik yaptırdığınızı söyleyenler var. Sizin estetiğe bakış açınız nedir ve bu yorumlar hakkında ne düşünüyorsunuz?
Saatlerce bu konu üzerinde konuşabilirim. Bilgilendirmek ve farkındalık yaratmak adına bu tartışmaya açığım. Emin olun, “Size yaptırdım ya da yaptırmadım” deseniz bile bir şey değişmeyecek. Herkes inanmak istediğine inanıyor.
Aşk hayatında nasıl bir Büşra var? Yine güldüren biri mi?
Güldürürse güldürürüm, güldürmezse güldürmem. (Gülüyor) Yıldız Tilbe’ye selam olsun.
İlişkide neye tahammül edemezsiniz?
Aslında herkes için geçerli olan bazı unsurlar: Yalan, samimiyetsizlik, cimrilik, bencillik, aşırı kıskançlık… Bir de son yıllarda lügatimize giren manipülasyonu eklemek istiyorum.
Aşkta karşı taraftan en büyük beklentiniz nedir?
Beklentilere girmek, çoğu zaman ileriye gitmeyi engeller. Bu yüzden, bu konuda dikkatli olmak gerektiğini düşünüyorum.
Kaynak: Hürriyet
Survivor 2025’te 4 Ocak Ödül Oyununu Kim Kazandı?