Büyükçekmece’de Sağlık Skandalı: Yenidoğan Suç Örgütü İddianamesi

Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı'nın Soruşturması

Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı Örgütlü Suçlar ve Terör Suçları Soruşturma Bürosu tarafından yürütülen bir soruşturma, sağlık alanında yaşanan skandalları açığa çıkardı. Bu süreçte hazırlanan fezleke, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı'na ulaşarak, 494 sayfalık detaylı bir iddianame hazırlandı.

İddianamenin İçeriği

İddianamede, şüpheli kişilerin hastaların sağlık durumlarını olduğundan daha kötü göstererek Sosyal Güvenlik Kurumu'ndan (SGK) yüksek ödemeler aldıkları belirtildi. Ayrıca, hasta yakınlarından fazla para talep ederek maddi kazanç sağladıkları ifade edildi. Bu kazancın önemli bir kısmının, sağlık çalışanı olan örgüt üyesi şüphelilerle paylaşıldığı vurgulandı.

Hastane Sahipleri ve Başhekimler

Hastane sahipleri ve başhekimlerin doğrudan örgüt hiyerarşisine dahil olmadıkları, ancak örgüte yardımcı olarak maddi kazanç elde ettikleri ifade edildi. Bu tür faaliyetler, yenidoğan yoğun bakım ünitelerinde elde edilen gelirleri 3-4 katına çıkardığı kaydedildi. Şüphelilerin, bebek hastaların uygun sağlık hizmeti alabilecekleri hastanelere yönlendirilmesi yerine, kârlı gördükleri hastanelere yatırıldığı ve asıl amacın bebeklerin sağlık durumunu iyileştirmek değil, maddi kazanç sağlamak olduğu aktarıldı.

Yenidoğan Yoğun Bakım Üniteleri

İddianamede, bebeklerin enfeksiyon riski yüksek yenidoğan yoğun bakım ünitelerine yatırıldığı, bu durumun bazı bebeklerde enfeksiyon gelişmesine, bazılarında ise ölüme yol açtığı ifade edildi. Şüphelilerin, hastaneden usulsüz bir şekilde çıkardıkları ilaçları satarak maddi kazanç sağladıkları vurgulandı. Özel Hastaneler Yönetmeliği'ne aykırı olarak işletme devri yapıldığı, ayrıca şüpheli Fırat Sarı'nın liderliğindeki "yenidoğan suç örgütünün" çok sayıda hastaneye az sayıda doktorla hizmet sunmaya çalıştığı belirtildi.

Sağlık Hizmetleri ve Hemşireler

İddianamede, sağlık hizmetlerinin doğrudan hemşireler ve hemşire yardımcıları tarafından verildiği, bu durumun bebek ölümlerinin artmasına neden olduğu aktarıldı. Tıbbi yöntemlerden uzak, bebeklerin özel sağlık durumlarıyla uyuşmayan standart uygulamaların gerçekleştirildiği; hemşirelerin kendilerini doktor olarak tanıttığı ve müdahalelerde bulunduğu belirtildi.

Dijital Materyaller ve Telefon Kayıtları

Şüphelilerin incelenen dijital materyallerinde "kötü hasta değerleri, iyi hasta değerleri" gibi şablonlar bulunduğu ifade edildi. Şüphelilerin çoğu zaman hastaların kan değerleri ve enfeksiyon olup olmadığı gibi hususlarda gerçekte bir tetkik veya tahlil yapmaksızın kendi gözlemlerine göre bebeği iyi veya kötü olarak kategorize ettikleri, raporların şablon olarak tek elden hastane dışındaki merkezden yazıldığı kaydedildi.

Örgüt İçindeki İletişim

İddianamede, şüpheliler arasında geçen telefon konuşmalarına da yer verildi. Örgüt elebaşısı doktor Fırat Sarı ve özel hastanede çalışan acil tıp teknisyeni Hakan Doğukan Taşçı arasında hasta sevkleri ve denetim hakkında yapılan görüşmede, Taşçı'nın Sarı'ya "Erişkin yoğun bakıma denetime gelinmesi halinde, ruhsatın ve kuvözlerin değişmesi gerektiğini, panelin fazla olduğunu, monitörün bulunmadığını, yoğun bakım içerisinde birçok eksiklik ve usulsüz işlemin olduğunu" söylediği belirtildi.

Bebek Hastaların Tedavi Süreçleri

Reyap Hastanesi'ndeki bebek hastaların takibini yürüten şüpheli hemşire Mehtap Sayar'ın, şüpheli Hasan Basri Gök ile yaptığı telefon konuşmasında bebek hastanın tedavisinin uygun olmayan koşullarda gerçekleştirildiği anlatıldı. Gök'ün "Mehtap çocuğu öldür, elli satürasyonlu çocuk mu olur?" dediği, Sayar'ın ise "Öldüreceğim de, öldürsem de bir dert biliyorsun yani" şeklinde yanıt verdiği aktarıldı. İddianamede, tedavi yöntemlerinin usulüne uygun değil, örgüt faaliyetine hizmet edecek şekilde yapıldığı değerlendirildi.

Örgüt Tutanağı ve Şeması

İddianamede yer verilen örgüt tutanağı ve şemasında, Medisense Sağlık Hizmetleri Şirketi sahibi şüpheli Fırat Sarı'nın ve şirket çalışanı olarak görülen şüpheli İlker Gönen ile birlikte, Özel Hastaneler Yönetmeliğinin "Binanın hastane olarak kullanılan kısmında hiçbir suretle başka amaca yönelik iş yeri bulunamaz ve hastane içerisinde bir bölüm başka bir amaçla faaliyet göstermek üzere üçüncü kişilere kiralanamaz veya herhangi bir şekilde devredilemez." maddesine muhalefet ettiği belirtildi.

Sonuç ve Kamu Zararı

Şüpheli Sarı'nın, İstanbul'daki birçok özel hastanenin yenidoğan yoğun bakım ünitesini işletmek amacıyla aldığı, kendisine bağlı sağlık çalışanlarını bu hastanelerin yenidoğan birimlerine yerleştirdiği aktarıldı. Örgüt elebaşısı şüphelilerin, 112 Acil Çağrı Merkezi ambulans şoförü Özdemir, hasta sevklerini yapan şüpheli Fehmi Alperen, il dışı hasta sevklerini yapan şüpheli Serdar Yüksel ve o dönemde Esenyurt Belediye Başkanlığı Sağlık Hizmetlerinde çalışan şüpheli Renas Kılıç aracılığıyla, devlet hastanelerinde ya da farklı özel hastanelerde doğup tedavisinin yoğunluktan dolayı başka hastanelerde yapılması uygun görülen bebek hastaları, kurmuş oldukları suç örgütü sayesinde keşfettikleri anlatıldı.

Şüphelilerin, anlaşmalı oldukları hastanelere tedavi yöntemleri uygun olup olmadığına bakılmaksızın bebekleri aldıkları, hayatın olağan akışına aykırı olacak kadar hastanede uzun sürelerde kalmasını sağladıkları anlatıldı. SGK'dan yüksek miktarda ödeme alınmasını amaçlayan şüphelilerin, aynı zamanda uygun tedavi yöntemleriyle tedavi olamayan bebeklerin ölümüne sebebiyet verdikleri kaydedildi.