34,8793$% 0.02
36,7697€% 0.36
44,6019£% 0.23
3.038,96%-0,22
2.711,98%-0,18
10.139,45%0,81
Gazze’de ve işgal altındaki Filistin topraklarında hayat ve haysiyet mücadelesi verenleri saygıyla selamlayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 61 yıllık zulmün, terörün, istibdadın ve baskının ardından özgürlüklerine kavuşan Suriye’nin kahraman ve fedakar halkına da selam, sevgi ve muhabbetlerini iletti. Her yıl 10 Aralık’ta kutlanan Dünya İnsan Hakları Günü’nün, mağdur ve mazlum coğrafyalarda yaşayanlar başta olmak üzere Türkiye ve tüm insanlık için hayırlar getirmesini dileyen Erdoğan, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
“İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin kabul edilişinin üzerinden tam 76 yıl geçti. Bu önemli belge, dünyada en çok referans gösterilen ancak uygulanması noktasında aynı hassasiyetin gösterilmediği bir metin olmuştur. Beyannamenin ilk maddesinde, bütün insanların özgür olduğu ve insanlık ailesinin tüm üyelerinin hak ve haysiyet bakımından eşit olduğu belirtilmektedir. İlan edildiği dönemde, insanlığın geleceği adına büyük umutlar vaat eden beyanname, zamanla örselenmiş, içi boşaltılmış ve özellikle güç sahipleri tarafından görmezden gelinmiştir. Bunun en çarpıcı ve acı örnekleri ise bizim gönül coğrafyamızda yaşanmıştır.”
Farklı Bölgelerde İnsan Hakları İhlalleri
Erdoğan, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 1948 yılında kabul edildiğini, bu tarihin aynı zamanda İsrail’in Filistin’de terör estirmeye başlamasının miladı olduğunu vurguladı. O günden bu yana İsrail’in, Filistin halkının topraklarını gasbetmeye, işgal etmeye ve bu toprakların gerçek sahiplerini sürgün etmeye devam ettiğini ifade etti. Erdoğan, “Bu belgenin kabulü, sadece İsrail’in hukuk tanımazlığını değil, Balkanlar’daki soydaşlarımızın zorunlu göçlere maruz kalmasını ve baskı ile asimilasyon politikalarına tabi tutulmalarını da engelleyememiştir. Srebrenitsa’da 800 bin insanın hayatını kaybettiği Ruanda soykırımına kadar farklı bölgelerde ağır insan hakları ihlallerine tanıklık ettik. Hocalı’da kardeşlerimiz can verirken, Irak ve Afganistan işgal edilirken, Ebu Gureyb’de insanlar işkenceden geçirilirken, bugün olduğu gibi komşumuz Suriye’de tarihin en vahşi zulümleri yaşanırken beyanname göz göre göre ayaklar altına alındı ve lafa gelince insan hakları ve demokrasi savunucusu kesilenlerden hiçbir ses çıkmadı.” şeklinde konuştu.
Türkiye Üzerinden Çifte Standartlar
Cumhurbaşkanı Erdoğan, aynı çifte standartla Türkiye ile ilgili konularda da sıkça karşılaştıklarını belirtti. Bölücü örgütün terör eylemlerinde çoğu sivil, binlerce vatan evladının şehit olduğunu ifade eden Erdoğan, “Sırf bölücü teröre boyun eğmediği için işkenceyle katledilen nice insanımız oldu. Aynı şekilde 15 Temmuz gecesi 252 insanımız, FETÖ’cü hainler tarafından kalleşçe ve alçakça şehit edildi. Tüm bu süreçlerde eleştiriler ülkemize yönelirken, masumları katleden caniler Batılı ülkeler tarafından korunmuş ve baş tacı edilmiştir. Burada çok net bir gerçek var: İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin altını en fazla oyanlar, bunun güya savunuculuğunu üstlenenlerdir.” dedi.
Erdoğan, “Geldiğimiz noktada, insan hakları sadece dünyanın belli bir bölgesine ve belli bir insan nüfusuna uygulanan imtiyazlı haklar olarak algılanmaktadır.” ifadelerini kullandı.
Diktatör Tanımını Sorgulamak
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Aynularab’a DEAŞ’lı caniler saldırdığında bir gecede yüz binlerce Suriyeli Kürtü ülkesine kabul eden Türkiye’ydi, bizim hükümetimizdi. Hem Gazze mezaliminde hem de Suriye krizinde kardeşlerimizi asla yalnız bırakmadık. Kapımıza gelenlere Türk müsün, Arap mısın, Kürt müsün diye sormadık. Bizden yardım dileyenlere Müslüman mısın, Hristiyan mısın, Yahudi misin diye sormadık. İlk günden beri bu meselede durduğumuz yer, tutumumuz bellidir, söz ve eylemlerimiz ortadadır. Türkiye, Suriye krizine daima vicdan odaklı yaklaşmıştır. Türkiye’ye sığınana sen beyaz mısın, siyah mısın diye sormadık. Kimliğine bakmadan, sadece ülkemizin kapılarını değil, gönül dünyamızın kapılarını da açtık.” şeklinde konuştu.
Erdoğan, “Eli kanlı Baas rejiminin sona ermesiyle birlikte Suriye’de huzura ve güvenliğe giden yolun kapıları açılacaktır. Bize iftira atan CHP ve yandaşlarına tavsiyem, diktatör kime denir görmek istiyorlarsa Suriye’den gelen hapishane görüntülerini izlesinler. Diktatörün ne olduğunu öğrenmek istiyorlarsa Baas rejiminin günah galerisine bir baksınlar. CHP ve ortakları ne yaparsa yapsın, biz gönüllü geri dönüşleri de inşallah vakarla yürüteceğiz. Eminim siz de gururla takip ediyorsunuz.” dedi.
Erdoğan, “Yaptıklarından mahcubiyet duyması gereken CHP’nin, Şam’daki müttefiklerini kaybetmenin acısıyla mülteci düşmanlığını körüklemesi utanç vericidir. (Suriye’ye) CHP ve ortakları ne yaparsa yapsın, biz gönüllü geri dönüşleri de inşallah vakarla yürüteceğiz.” şeklinde konuştu. Ayrıca, “İç cephemizi güçlendirmeyi amaçlayan hamlelerin arkasında, Türkiye’yi bölgemizdeki tehdit ve tehlikelerden uzak tutma arzumuz vardır.” dedi.
Erdoğan, “Gerilimlerin tırmandığı ve toplumsal fay hatlarının kaşındığı bir dönemde milletçe farklılıklara değil, ortak noktalarımıza odaklanmalıyız.” şeklinde sözlerini tamamladı.
Soğuk Kış Günlerinde Karbonmonoksit Zehirlenmesi Tehlikesi ve Önlemleri