38,0111$% 0.48
41,3975€% 0.32
49,4386£% 0.32
3.704,95%0,09
3.029,83%-0,46
9.108,70%-7,16
İleri evre bağırsak kanseri teşhisi konulan Michael Bommer, hayatının son döneminde dijital bir varlık olarak “yaşamak” amacıyla bir yapay zekâ girişimi başlattı. Bommer, yaşamının her anını, anılarını ve deneyimlerini bir algoritmaya aktararak, geride sevdiklerinin iletişim kurabileceği bir “dijital ikiz” bıraktı. Bu proje, kaybedilen bir bireyin hatıralarını yaşatmak ve yakınlarına bir bağ kurmak için yapılan ilginç bir çaba olarak öne çıkıyor.
Dijital avatarlar, bireylerin kişisel verilerinden yola çıkarak oluşturulmuş sanal kişiliklerdir. Kullanıcılar, yaşam hikayeleri, ses kayıtları, fotoğraflar ve diğer birçok bilgiyi bu sistemlerde bir araya getirebilir. Ancak uzmanlar, bu tür teknolojilerin kullanımına karşı temkinli bir yaklaşım sergilenmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Medya psikoloğu Katrin Döveling, avatarların bazı durumlarda yas sürecine yardımcı olabileceğini belirtirken, aynı zamanda bireyleri geçmişte tutarak iyileşme süreçlerini olumsuz etkileyebileceğini de ifade ediyor.
Uzmanlar, dijital avatarların ortaya çıkardığı etik sorunları tartışmaya devam ediyor. Bu teknolojinin güvenilirliği, veri gizliliği ve psikolojik etkileri hâlâ belirsizlikler içeriyor. Ayrıca, bu tür hizmetlerin ticari boyutu da eleştiri almaktadır. Özellikle ekonomik eşitsizlikler, dijital avatar teknolojilerine erişimi kısıtlayabilir, bu da adaletli bir dağılımın sağlanmasını engelleyebilir.
Karsten Weber gibi uzmanlar, dijital avatarların yalnızca bir “teknolojik çözüm” sunduğunu vurguluyor. Bu durum, sosyal izolasyon gibi sorunların teknoloji ile değil, sosyal destek mekanizmalarıyla çözülebileceğine dikkat çekiyor. Michael Bommer’ın eşi, avatar teknolojisini kontrollü bir şekilde kullandığını ve bunun kendisi için rahatlatıcı bir deneyim sunduğunu belirtiyor. Ancak bu teknolojinin, kayıplarımızı gerçek anlamda telafi edemeyeceği gerçeği de ortada duruyor.
Özbekistan’ın Taşkent’i İçin İnovatif Projeler ve Maket Tasarımının Rolü