36,1153$% 0.2
37,4995€% 0.3
44,9748£% 0.22
3.360,52%0,10
2.894,64%-0,09
9.779,57%-1,04
Diyarbakır’da yaşayan kadın öğretmen N.K., daha önceki evliliğinden iki çocuğu bulunan F.K. ile 2009 yılında hayatını birleştirdi. Zamanla çiftin bir çocukları daha oldu. Ancak, N.K. evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı gerekçesiyle boşanma davası açma kararı aldı. F.K. ise karşı boşanma davası açarak, yoksulluk nafakası ve maddi tazminat talep etti. Yaklaşık iki yıl süren davanın sonunda, Diyarbakır 1’inci Aile Mahkemesi, çiftin boşanmasına hükmetti. Mahkeme, boşanma sürecinde mağdur ve işsiz durumda olan F.K.’ye, kadın öğretmen N.K.’nin aylık 3 bin lira süresiz nafaka ödemesine karar verdi.
F.K.’nin avukatı Ayşegül Birtane İpek, davada erkek eşe, kadın eş tarafından ödenmek üzere süresiz nafaka verilmesine karar verildiğini belirtti. İpek, “Genel olarak hukuk davalarıyla, özelde ise boşanma dosyalarıyla ilgileniyorum. Yaklaşık iki yıl önce Diyarbakır 1’inci Aile Mahkemesi’nde kadın eş tarafından açılan evlilik birliğinin temelden sarsılmasına dayalı boşanma davasına, karşı dava açarak boşanma talep ettik. Aynı zamanda yoksulluk nafakası ve maddi-manevi tazminat taleplerimiz oldu. Yaklaşık iki yıl süren yargılamanın ardından yerel mahkeme, dosyayı yakın zamanda karara bağladı. Kararda tarafları eşit kusurlu sayarak her iki tarafın boşanma davasının kabulüne karar verdi. Boşanma davasının kabulü ile birlikte erkek eşe yoksulluk nafakasına hükmedildi. Türk Medeni Kanunu’nun 175’inci maddesinde düzenlenen yoksulluk nafakasının koşulları, müvekkilim açısından sübut bulduğundan yerel mahkeme müvekkil lehine nafakaya karar verdi. Hükmedilen nafaka, süresiz olup aylık 3 bin TL’dir” dedi.
Müvekkilinin ikinci evliliğini yaptığına dikkat çeken İpek, “Kanunda belirtilen kurallara göre, ‘Daha ağır kusurlu olmamak koşuluyla, kadın veya erkek fark etmeksizin nafakaya karar verilebilir.’ Boşanma davasının açılması ile tarafların sosyal ve ekonomik durumları dosya kapsamına alındı. Müvekkilimizin düzenli bir geliri olmadığı sabit olduğundan, kadın eş tarafından müvekkilime nafakaya hükmedildi. Burada eşit kusurlu olma durumu önemlidir. Kadına kusur olarak yüklenen husus, müvekkilimizin ikinci evliliği ve ilk evliliğinden olan iki çocuğu ile ilgilidir. Kadın eş, müvekkilimle evlilik birliğine imza atarken bu durumu bilerek kabul etmiştir. Ancak, müvekkilimizin önceki evliliğinden olan iki çocuğunu benimseyememiş, sürekli onlara hakaret etmiş ve sinkaflı küfürler savurarak evlilik birliğini çekilmez hale getirmiştir. Bu durum, ciddi bir önem taşımaktadır. Ayrıca, çocukların durumu ve tanık beyanları dosya kapsamına alınmış diğer delillerle de sabittir” şeklinde konuştu.
Verilen nafaka kararını doğru bulduğunu ifade eden İpek, şunları ekledi: “Kanun, burada kadın-erkek koşulu aramıyor. Aylık düzenli bir gelirinin olmaması, boşanmayla birlikte yoksulluğa düşecek olması yeterli bir sebeptir. Ancak gerek tarafımızca gerekse kadın vekili tarafından dosya Bölge Adliye Mahkemesi’ne taşınmıştır. Oradan çıkacak değerlendirme bizim için önemlidir. Eşit kusur durumunun hata barındırdığı kanaatindeyiz. Bunun sebebi, ilk evlilikten olan çocukların ciddi psikolojik şiddete maruz kalması ve birçok kez hakaretleri bizzat duymak suretiyle gelişimlerinin etkilenmesidir. Aslında burada kadına ağır kusur, müvekkile ise daha az kusur tefsiriyle dosya sonuçlandırılabilirdi.”
Mide Balonu Uygulamalarında Sağlık Bakanlığı’ndan Açıklama