Ege Denizi’nde Deprem Fırtınası: Son Durum ve Uzman Görüşleri

BEĞENDİM

ABONE OL

News

Ege Denizi’nde Deprem Fırtınası: Son Gelişmeler

Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) tarafından yapılan açıklamaya göre, Ege Denizi merkezli 4,7 büyüklüğünde bir deprem, 20:44’te kaydedildi. Bu sarsıntının derinliği ise 6,89 kilometre olarak belirlendi.

Ege’de 28 Ocak’tan Bugüne Kadar 570 Deprem Meydana Geldi

Ege Denizi’nde, 28 Ocak itibarıyla bugüne kadar 570 yer sarsıntısı kaydedildi. AFAD’ın verilerine göre, 28 Ocak’tan bugüne kadar saat 15:50 itibarıyla yaşanan depremler arasında, 1-2 büyüklüğünde 100, 2-3 büyüklüğünde 255, 3-4 büyüklüğünde 182 ve 4-5 büyüklüğünde ise 33 deprem gerçekleşti. Bu dönemde kaydedilen en büyük deprem ise 4,9 büyüklüğündeydi. Depremler, Santorini Adası’nın yaklaşık 25 kilometre kuzeydoğusunda yoğunlaşırken, derinlikleri 5 ile 25 kilometre arasında değişiklik gösterdi.

“Türkiye’de Acil Bir Durum Görülmüyor, Ancak Gelişmeleri Yakından İzliyoruz”

Uzmanlar, Santorini Adası’ndaki artan sismik hareketliliğin yanı sıra, 28 Ocak’tan bu yana kaydedilen depremlerin İstanbul ve Anadolu üzerindeki olası etkileri konusunda değerlendirmelerde bulundu. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü (KRDAE) Müdürü Prof. Dr. Nurcan Meral Özel, depremlerin 2.500 kilometrekarelik bir alanda devam ettiğini ve sismik hareketlerde belirgin bir artış yaşandığını belirtti. Özel, “Bu bölge Ege Denizi’nin güneyinde, Helenik Yayı ve Afrika Plakası’nın Avrasya Plakası’nın altında aktif bir dalma-batma zonu. Burada 2,5 yıldır hareketlilik gözlemleniyor. Akdeniz’de sürekli sismik aktiviteler kaydediyoruz, ancak son dönemde bu depremlerin frekansları artış göstermeye başladı.” dedi.

Özel, bölgenin tarih boyunca birçok büyük deprem ve volkanik patlama yaşadığını, bazılarının tsunamiye yol açtığını ifade etti. “Benzer bir aktivite, 2011-2012 yıllarında da rapor edilmişti. Bu bölge sürekli bir jeodinamik hareketlilik içinde. Son yüzyıl içindeki aktivite, sismik hareketlerle doğrudan ilişkilidir. Ancak bu hareketlilik normal fay hatları ve dışa yatımlı faylarla uyumlu. Dört büyük depremin kaynak mekanizmalarını çözmüş durumdayız ve tektonik faktörlerin etkili olduğunu söyleyebiliriz.” dedi. Gelecekte bölgede hem sismik hem de volkanik olayların gerçekleşme olasılığının yüksek olduğunu belirten Özel, bölgenin çok disiplinli bir izleme sistemi ile sürekli gözlenmesi gerektiğini vurguladı.

“Bölgeyi Sürekli İzliyoruz, Aktivitelere Bakıyoruz”

Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) İnşaat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şükrü Ersoy, depremin meydana geldiği lokasyonun önemine dikkat çekerek, son bir hafta içinde bölgedeki depremlerin bir kısmının 4 ve üzeri büyüklükte olduğunu kaydetti. Santorini Adası’nın volkanik bir ada olduğunu hatırlatan Ersoy, “Geçmişte bu ada önemli volkanik olaylara ve tsunamilere neden olmuştur. Bunun hemen yanında yaşanıyor.” dedi. Ersoy, Santorini’nin yanındaki Amargos Adası’nda 1956 yılında meydana gelen büyük bir depremin, tsunamiye ve 5 metreyi aşan dalgalara yol açtığını belirtti. Bu açıdan, bölgede hem volkanik hem de tektonik depremlerin yanı sıra tsunami riskinin de bulunduğunu ifade etti.

Ersoy, “Bu nedenle bölgeyi sürekli izliyoruz ve aktivitelere dikkat ediyoruz. Yunanistan Krizi Merkezi de bu durumu izliyor ve bazı uyarılarda bulunuyor. Bodrum ve Muğla’nın kıyılarına yakın olması dolayısıyla olası bir deprem ya da tsunami açısından takipteyiz.” şeklinde konuştu. Ege Denizi’ndeki deprem fırtınasını AFAD’ın da izlediğini belirten Ersoy, yanlış bilgilendirme olmaması adına zaman zaman gerekli açıklamaların yapıldığını sözlerine ekledi. Yunanistan’da kurulan kriz merkezi ile ilgili olarak, “Bu deprem fırtınasının İstanbul ve Anadolu ile hiçbir ilgisi yok; tetikleme riski de bulunmuyor. Bu tür söylemler tamamen yanlış ve spekülatif.” dedi.