Eğriçimen Yaylası: Doğanın Gözdesi ve Hızla Değişen Yapısı

Eğriçimen Yaylası: Doğanın Gözdesi



Koyulhisar ilçesine yalnızca 17 kilometre mesafede bulunan Eğriçimen Yaylası, Karadeniz Bölgesi'ndeki diğer yaylalarla benzerlik gösteren yapısıyla dikkat çekmektedir. Doğal güzellikleri ve muazzam manzarası ile yıllardır bölgenin en gözde mekanlarından biri haline gelmiştir. Şaşalağan Boğazı ile Yedigözler'den doğan su kaynaklarının birleşerek oluşturduğu derelerin, yayladaki çayırlık alanlardan kıvrımlı bir şekilde akması, bu yaylaya 'Eğriçimen' adını kazandırmıştır.



Özellikle ilkbahar aylarında sarı ve beyaz papatyalarla kaplanan doğası, doğa severleri kendine çekmeyi başarmaktadır. 1990'lı yıllarda, bölgedeki halkın kullandığı ve doğallığı koruyan az sayıda ahşap evden oluşan bu yayla, yıllar boyunca bu özelliğini muhafaza etmiştir. Ancak, o dönemde kış aylarında boş kalan evlerin terör örgütü PKK tarafından ateşe verilmesiyle, yaylada yapılaşma süreci başlamış ve sonrasında beton yapılara yönelim artmıştır.



Eğriçimen Yaylası, zamanla Ayder Yaylası'na benzer bir yapıya dönüşmüş ve son 30 yıl içinde yaşanan hızlı yapılaşma ile adeta betondan bir bölgeye dönüşmüştür. Önceleri yalnızca birkaç ahşap evin bulunduğu yaylada, şimdi yoğun bir betonlaşma gözlemlenmektedir. Bu hızlı yapılaşma, yaylayı 800 hanelik bir kasabaya dönüştürmüş ve eski doğal yapısını kaybettirmiştir. Beton yapılar, orman sınırına kadar yaklaşmış ve bu durum, doğaseverleri derinden üzmüştür.



Yayladaki betonlaşma, dron ile havadan görüntülendiğinde de net bir şekilde gözlemlenmektedir. Antalya'da yaşayan ve yaz aylarını yayladaki evinde geçiren Murat Fırat (60), insanların kalabalıklardan kaçmak ve doğayla iç içe bir yaşam sürmek için yaylaları tercih ettiklerini belirtmektedir. Fırat, "Artık insanlar kalabalıktan uzaklaşıp huzur bulmak için buraya geliyor. Belli bir yaşın üzerindeki insanlar genellikle dinlenmek için burayı seçiyor. Burada gerçekten bir rahatlık var. Yoğurt, peynir, tereyağı gibi doğal ürünler de kolayca bulunabiliyor. Benim çocukluğum burada geçti. Antalya'dayken her yaz sıcaktan kaçıp buraya 10 gün gelirdim, şimdi ise burada 7 ay kalıyorum." diye ifade etmektedir.



Fırat, bölgedeki yapılaşmanın her geçen gün arttığını ve artık arsa kalmadığını vurguluyor. "Yaylanın eski hali çok daha güzeldi. Çocukluğumdaki evler çok daha hoştu. Hava koşulları bile değişti. Eskisi gibi mantar çıkmıyor, ot büyümüyor. Otların arasında kayboluyorduk. Hayvancılık yapan insan sayısı da oldukça azaldı." diyerek eski günleri anıyor.



Artık bölgedeki hemen herkesin beton yapılar inşa ettiğini ve az sayıda kalan ahşap yapıların ise depo gibi kullanıldığını ifade eden Fırat, "Biz de buraya bir villa yaptık. Ağaç bakımının zor olduğu için ev yapımında ahşap kullanılmıyor. Burası çayır içindeki derenin kıvrımlı yapısından dolayı 'Eğriçimen' adını alıyor. Ancak bu yaylanın doğallığı kayboldu. Yapılar neredeyse orman sınırına kadar dayandı ve yer kalmadı. Boş alanlara da evler dikildi. Şimdi ormana kadar uzandı. Eski orijinal evlerin sayısı çok az. Eski evler yıkılıp, villalara dönüştürülüyor. Eğer benim de böyle bir evim olsaydı, onu yıkmaz, orada kalmayı tercih ederdim." şeklinde konuşuyor.