35,2631$% 0.17
36,6894€% -0.02
44,4763£% 0.49
2.962,95%0,30
2.614,91%0,17
9.626,56%-1,01
Elias Canetti’nin Kitle ve İktidar adlı eseri, insanlık tarihindeki kitle hareketlerini ve bu hareketlerin iktidar üzerindeki etkilerini derinlemesine analiz eden önemli bir çalışmadır. Canetti, bireylerin yalnızca kendi başlarına üstesinden gelemeyecekleri pek çok sorunu, bir araya geldiklerinde kitlelerin enerjisiyle aşabileceğini vurgular. Bu enerji, yalnızca fiziksel bir yakınlıktan değil, ortak değerler, duygular ve hedeflerin birleşiminden doğar.
Günümüzde Filistin meselesine baktığımızda, Canetti’nin bu analizlerinin ne kadar keskin ve isabetli olduğunu gözlemlemek mümkündür. Dünyanın dört bir yanında, farklı coğrafyalardan insanların adalet ve barış talepleri etrafında bir araya gelmeleri, Canetti’nin düşüncelerinin somut bir tezahürü olarak değerlendirilebilir. Oxford Üniversitesi’nden Prof. James Cartwright’ın bir konuşmasında ifade ettiği gibi, “Kitleler sadece bir araya geldiklerinde değil, inanç ve kararlılıklarını paylaştıklarında tarih yazabilir.” Bu ifade, Canetti’nin “Bir kitle, kendisine ait olmayan bir şeyi daima arayıp durur” görüşüyle örtüşmektedir.
Filistin için yükselen sesler, yalnızca bu toplumun haklarını değil, aynı zamanda evrensel insanlık değerlerinin yeniden tanımlanmasını da talep etmektedir. Geçtiğimiz günlerde Netanyahu’nun Lübnan ile imzaladığı ateşkes, sadece bölgesel bir çatışmanın sona erdirilmesi olarak değerlendirilmemelidir. Bu karar, kitlelerin uluslararası siyaseti etkileme kapasitesinin güçlü bir örneği olarak tarihe geçmiştir. Harvard Üniversitesi’nden siyaset bilimci Prof. Eleanor Gray, bu durumu “Toplumsal baskının, diplomasi üzerindeki etkisinin kaçınılmaz bir kanıtı” şeklinde yorumlamaktadır. Gray’in belirttiği gibi, kitlelerin ısrarlı ve kararlı talepleri, en güçlü iktidarları bile geri adım atmaya zorlayabilir.
Netanyahu’nun bu geri adımı, iktidarın savunmasızlığına dair Canetti’nin analizlerini destekler niteliktedir. Tarih boyunca kitlelerin bir araya gelişi, yalnızca o anın meselelerine çözüm aramakla kalmamış, aynı zamanda toplumsal değişimlerin önünü açmıştır. Canetti’nin “Ölülerin hıncı” kavramı, geçmişin adaletsizliklerini günümüze taşıyan ve gelecekte çözülmesi gereken meselelerin hatırlatıcısı olarak karşımıza çıkmaktadır. Filistin halkının yaşadığı acılar, sadece bugünün bir sorunu değil, tarihsel bir adaletsizliğin simgesidir. Bu acılara dünya halklarının duyduğu acı, gelecekte daha adil bir düzen arzusunu da ifade eder.
Prof. Andrew Stein, bu bağlamda, “Kitlelerin ağıtları, yalnızca geçmişin yasını tutmakla kalmaz, aynı zamanda geleceğin yeniden inşasına yönelik bir çağrıdır” der. Gerçekten de Filistin için yükselen sesler, yalnızca bir yas değil, ortak bir mücadelenin habercisidir. Bu mücadelenin en güçlü araçlarından biri ise kitle iletişim araçlarıdır. Sosyal medya ve dijital platformlar, Canetti’nin analiz ettiği kitlesel dinamikleri çağdaş bir boyuta taşımaktadır. Sosyal medya kampanyaları, Filistin meselesi gibi adalet arayışlarında insanların birbirini bulmasını ve dayanışma göstermesini sağlamaktadır.
Marshall McLuhan’ın “Ortam, mesajdır” tezi, bu bağlamda büyük bir önem taşımaktadır. Dijital iletişim araçları, bireylerin bir araya gelmesini kolaylaştırırken, aynı zamanda onların daha geniş bir etki yaratmasını mümkün kılmaktadır. Canetti’nin “Kitle, kendini ifade etme iradesine sahip bir güçtür” tespiti, günümüzde sosyal medya platformlarında yankılanan milyonlarca mesajla daha anlamlı hale gelmektedir. Dayanışmanın semboller aracılığıyla güçlenmesi, Filistin mücadelesinin en etkileyici yönlerinden biridir.
Canetti’nin teorisi, bu sembollerin toplumsal hafızayı diri tutma ve kitleleri bilinçlendirme işlevini vurgular. Bu simgeler, Canetti‘nin teorisiyle örtüşerek, kitlelerin semboller aracılığıyla nasıl dönüştürücü bir güce sahip olduğunu gösterir. Filistin halkı için bu figürler, yalnızca birer sembol değil, bir halkın iradesini ve umutlarını diri tutan evrensel birer mesajdır. Filistin davasına yönelik dayanışma hareketleri, Canetti’nin “Düşünmek, ısrar etmektir” ifadesinin pratikteki bir yansımasıdır. Kitlelerin ısrarı, bugünün sınırlarını aşarak geleceği şekillendiren bir güce dönüşebilir.
Lübnan’la varılan ateşkes, sadece bir çatışmanın sona erdirilmesi değil, kitlelerin adalet arayışının bir zaferi olarak görülmelidir. Bu gelişmeler, insanlığa dair umutları canlı tutar. Filistin meselesi, yalnızca bir halkın mücadelesi değil, dünya halklarının vicdanlarını ve dayanışma ruhunu yansıtan evrensel bir davadır. Her bireyin dayanışmaya küçük bir katkısı bile büyük bir dönüşümün parçası olabilir.
Canetti’nin kitle ve iktidar analizleri, bize kitlelerin gücünün yalnızca tepki değil, aynı zamanda bilinçli bir dönüşüm potansiyeli taşıdığını gösterir. Bu potansiyel, insanlık değerlerini koruma ve geleceği daha iyi bir hale getirme arzusunun en güçlü kaynağıdır. Tüm bu zorluklara rağmen, dayanışmanın olduğu yerde umut vardır. Mücadele, adaletin ve barışın mümkün olduğuna olan inancın somut bir ifadesidir. Bu nedenle, Filistin halkının haklı mücadelesi, yalnızca bir dönemin değil, insanlık tarihinin ortak bir kazanımı olacaktır.
Kaynak: Timetürk
Seyhan’da Ruhsatsız Silah ve Uyuşturucu Operasyonu