35,2068$% 0.3
36,7672€% 0.92
44,3202£% 0.7
2.968,33%1,32
2.622,74%1,01
9.724,50%-0,42
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türk Havacılık ve Uzay Sanayii Anonim Şirketi (TUSAŞ) Merkez Yerleşkesi’nde düzenlenen “T625 Gökbey Helikopteri Teslimat Töreni”nde önemli açıklamalarda bulundu. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla vatandaşlara selam gönderen Erdoğan, 23 Ekim’de TUSAŞ’a yönelik gerçekleştirilen hain terör saldırısında şehit olan 5 kişiyi anarak, “Allah’tan rahmet diliyorum.” dedi.
Erdoğan, terör saldırısında hayatını kaybeden mühendis Zahide Güçlü Ekici, teknisyenler Cengiz Coşkun ve Hasan Hüseyin Canbaz ile güvenlik görevlisi Atakan Şahin Erdoğan ve taksi şoförü Murat Arslan’ı rahmetle andı. “Rabb’im şehitlerimizin ruhlarını şad, mekanlarını cennet eylesin.” diyen Erdoğan, yaralanan 22 kişinin çoğunun taburcu olduğunu, tedavisi süren 3 kişiye de acil şifalar diledi.
Erdoğan, konuşmasında şu ifadelere yer verdi: “Biz, ilahi mesajda buyrulduğu üzere, şehitlerin ölüler olmadığına, onların diri olduğuna tüm kalbimizle inanıyoruz. Aziz şehitlerimizin fedakarlıkları sayesinde vatanımızda huzur ve güven içinde yaşıyoruz. Şehitlerimizin yakınlarının sabır ve metaneti, nasıl asil bir milletin ferdi olduğumuzu bir kez daha gösteriyor.”
Erdoğan, TUSAŞ çalışanlarının yaşanan terör saldırısına rağmen sergiledikleri dik duruşun da takdire şayan olduğunu vurgulayarak, “Hainlere inat, daha fazla çalışacağız, daha fazla üreteceğiz.” dedi.
“Terörün olmadığı bir ülke ve bölge hedefimize ulaşana kadar, inşallah bu mücadeleye sabırla devam edeceğiz.” diyen Erdoğan, terör baronlarının oyunlarına gelmeyeceklerini belirtti. “40 yıllık tecrübemiz bize terörün asıl amacının kardeşliğimizi dinamitlemek olduğunu öğretmiştir. Birlik ve beraberliğimizin gücünü artırarak bu tuzağı boşa çıkaracağız.” ifadelerini kullandı.
Devletin teröristlerden ve onların arkasındaki güçlerden daha güçlü olduğunu vurgulayan Erdoğan, “Suriye ve Irak’taki terör yuvalarını yok ederek, şehitlerimizin kanını yerde koymadık.” dedi.
Türkiye’nin milli güvenliği konusunda artık kimsenin icazetini aramadığını belirten Erdoğan, “İHA ve SİHA’ların yanı sıra, otonom deniz araçları ve uçak gemileri gibi muharip deniz platformlarının geliştirilmesine de ağırlık vereceğiz.” dedi. Katmanlı hava savunma sistemlerinin önemine dikkat çeken Erdoğan, “Çelik Kubbe’yi yapacağız.” diyerek Türkiye’nin savunma gücünü artırma hedefini yineledi.
Erdoğan, Gökbey helikopterinin hikayesinin daha anlamlı kılanın, şehit mühendis Zahide Güçlü Ekici’nin projede yer alması olduğunu belirtti. “Bugün teslim edeceğimiz Gökbey helikopteri ile inşallah Zahide kardeşimizle birlikte diğer şehitlerimizin ruhlarını şad edeceğiz.” dedi.
Gökbey helikopterlerinin Jandarma Genel Komutanlığı’nda çeşitli görevlerde kullanılacağını aktaran Erdoğan, “İlk teslimatımızı gerçekleştiriyoruz. Ek olarak, toplamda 20 adet Gökbey helikopterinin teslimatı 2026 yılı içinde tamamlanacak.” dedi. Ayrıca, 2026 yılı başından itibaren Sağlık Bakanlığı için üretimi devam eden ambulans helikopterlerinin de teslim edileceğini duyurdu.
Erdoğan, “Savunma sanayinde tam bağımsız Türkiye hayalimizi gerçeğe dönüştürünceye kadar durmak yok.” diyerek, “Hainlere inat daha fazla çalışacağız, alçaklara inat daha fazla üreteceğiz. Emperyalistlere inat daha fazla geliştireceğiz.” şeklinde konuştu.
Törende Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve terör saldırısında şehit olanlar için saygı duruşunda bulunuldu. Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş dua etti. Gökbey’in tanıtıldığı video gösteriminin ardından, “Daha çok çalışacağız, daha çok üreteceğiz” pankartı açıldı.
Erdoğan, helikopterin gövdesine imza atarak, şehit mühendis Zahide Güçlü Ekici’nin ismini yazdı. Törenin ardından, helikopterin uğurlama törenine katıldı. Törende HÜRKUŞ, HÜRJET ve ANKA-3 gösteri geçişi yaptı, ardından Gökbey helikopterleri havalandı.
Gökbey’in jandarma pilotu, “Gökbey sadece bir helikopter olmanın ötesinde bir ulusun hayallerini gerçekleştirmek için attığı cesur bir adımdır. Emeği geçen herkese teşekkür ederiz.” diyerek törene katılanlara seslendi.
Komşuluk İlişkilerinde Çatışma: Gülcan A. ve Samet Zengin’in Hikayesi