Fatih’te Üç Gençten Gelen Acı Haber ve Toplumsal Sorunlar
Fatih'te Üç Gençten Gelen Acı Haber
Fatih'te, 19 yaşında bir gencin katil olduğu belirtilen olayda üç genç hayatını kaybetti. Bu trajik durum, toplumda büyük bir infial yarattı. Ancak sosyal medya platformlarında paylaşılan fotoğraf ve videolar, yaşanan dramın geçici olmadığını, özellikle genç yaşlardaki bireylerin bu tür olaylara maruz kaldığını gözler önüne seriyor.
Yeni Şafak yazarı İsmail Kılıçarslan, toplumda sınır tanımayan insan tipinin yüceltildiğini ve sınırsızlık fikrinin, hemen herkesin empati duygusunu kaybetmesine neden olduğunu vurguladı.
Sınırsızlığın Getirdikleri
Son zamanlarda hem gerçek hayatta hem de dijital platformlarda yaygınlaşan stand-up gösterilerini izliyorum. Seküler yaşam tarzının bir başka yansıması olan “ofansif mizah” kavramı arkasına sığınan bazı kişiler, annelerinin masumiyetini, kendilerinin nasıl dünyaya geldiğini, din, mezhep, cinsiyet gibi konuları alaya alarak para kazanmaya çalışıyorlar. Bu kişiler arasında, eşiyle porno filmler üzerine sohbet edenler, BDSM deneyimlerini anlatanlar ve jinekolojik muayenelerin komedi unsurlarını kullananlar mevcut. Hepsi var.
Roblox ve Çocukların Dünyası
Şimdi başka bir konuya geçelim. Yaklaşık 15 milyona yakın aktif kullanıcısı bulunan Roblox isimli oyun, iki ay önce yasaklandı. Aileler, çocuklarına video çekip “Roblox'a özgürlük” kampanyası başlattılar. Ancak, ağırlıklı olarak 10-15 yaş aralığındaki çocukların oynadığı bu oyunda, nasıl işkence yapılabileceği ya da insan öldürülebileceği gibi içerikler bulunmaktadır.
Ümit Özdağ'ın Yavruları ve Tehlikeli Tartışmalar
Bir diğer konu, Ümit Özdağ'ın aşırı görüşlü takipçilerinin örgütlendiği Telegram gruplarında neler konuşulduğu. Bu gruplarda mültecilere yönelik şiddet önerileri ve evlerinin yakılması gibi tehlikeli tartışmalar yapılıyor.
Discord ve Siber Zorbalık
Bir başka platform ise Discord. Bu uygulama, zamanla her türlü siber zorbalığa açık bir hale geldi. 13-14 yaşındaki kızların çırılçıplak fotoğraflar çekmeye zorlandığı bir ortam oldu.
Çocuklarının Özgürlüğünü Savunan Aileler
Çok tanınmış bir kolejin yedinci sınıf öğrencileri arasında, WhatsApp gruplarında birbirlerine “nude” yani çıplak fotoğraflar göndermesi durumu rahatsızlık yarattı. Okul idaresi, durumu velilere açtığında, aldıkları yanıt ise oldukça düşündürücü oldu: “Çocuğum ne yapacağını size mi soracak? Dilediğini yapar.”
Sınırsızlık ve Toplumun Durumu
Örnekleri çoğaltmak mümkün, ancak bu yeterli. Dünyanın yaşadığı post-modern deneyime eklemlenen kapitalizm, son 35-40 yıldır hepimize tek bir mesaj vermeye çalışıyor: “Sınırsızsınız.” “Beğenmiyor musun? O halde değiştir!” ile başlayan bu anlatı, “Cinsiyetini, aileni, kendini, dinini, dilini, vatanını, beğenmediğin her şeyi değiştirebilirsin” gibi ifadelerle devam ediyor. Ardından “Başarabilirsin” aşaması geliyor. Başarıyı mutlaklaştıran bu anlayış, insanlara her şeyin yapılabilir olduğunu savunuyor. Sonunda “sensin” aşamasına geçiliyor; “Her şeyin başladığı yer de, bittiği yer de sensin. Senin, sen olman dışında hiçbir gerçekliğe itibar etmemelisin.” deniliyor.
Sınırsızlığın Sonuçları ve Gelecek
Bugün geldiğimiz noktada, seküler yaşam tarzının tüm dünyaya önerdiği şeyler, toplumda “nerede duracağını bilememe hali” oluşturdu. “Madem sınırsızım, bir kızı altı parçaya bölüp onu surlardan aşağı atabilirim” ya da “madem sınırsızım, bir çocukla da cinsellik yaşayabilirim” gibi tehlikeli düşünceler bu anlayışın bir sonucu. Sakın “özgürlük, başkasına zarar vermeden yapabileceğimiz her şeydir” gibi bir argümanla bu durumu geçiştirmeye çalışmayın. Bu anlayış çoktan geride kaldı; sınırsızlık fikri, hemen herkesten empati duygusunu söküp aldı.
Şimdi, “tedhiş”in de dâhil olduğu sonuçlarla yüzleşiyoruz. Küresel kültür endüstrisinin etkisiyle, bu yüzleşmeyi sağlıklı bir şekilde yapamayalım diye inisiyatif alıyorlar. Sanatçılara, toplumun bu konulardaki kaygılarını dile getirtmek yerine, tuhaf açıklamalar yaptırıyorlar. Örneğin Tarkan'a, “dünyadaki bütün kötülükler erkeklerin yüzünden oluyor, erkekliğimden utanıyorum” dedirtiyorlar. Hande Yener'e ise “tecavüzcülerin, sapıkların idam edilmesine de karşıyım” dedirtiyorlar.
Sonuç olarak, seküler yaşam tarzının dayandığı duvarları sorgulamak ve elimizdeki her şeyi sakince yere bırakıp bu konuyu konuşmak zorundayız. “Seçmeli kimlik” anlatısı ile “sınırsızlık” fikrinden hızla vazgeçebileceğimiz bir yaşam üzerine derin düşünmeliyiz.
Kaynak: Timetürk