Gülse Birsel’in Vural Çelik’e Veda Mesajı
Gülse Birsel'in Veda Mesajı
Vural'a Veda
Son zamanlarda cenazelere katılmakta zorlandığımı itiraf etmeliyim. Bu durum, çözmem gereken bir anksiyete kaynağı. Cenazelerin amacı, kaybettiğimiz kişiyi anmak ve onlara veda etmektir. Ben de bu duygularımı yazarak ifade etmek istiyorum. Çok erken kaybettiğim bir iş arkadaşım var; bu durum beni derinden sarstı ve üzgünüm.
Vural Çelik, "Avrupa Yakası" dizisinin ikinci sezonuna tek bölümlük Kubilay rolü için katılmıştı. Performansı son derece tatlıydı. O hafta yapımcıya “Mümkünse her bölümde yer almasını istiyorum” dedim ve böylece Vural ekibin bir parçası oldu. Gerçekten de nevi şahsına münhasır bir kişiliği vardı. Setin adeta çocuğuydu. Herkese kendi kendine küser, nedenini bilmediğimiz konulara alınır, sonra barışmak için hediyeler isterdi. Bu hediye durumu zamanla setin bir şakası haline geldi; “Bu hafta bana ne alıyorsun Gülse?” cümlesi stüdyoya girdiğinde gülümsemeden edemezdik.
Özellikle bana ve Engin Günaydın’a karşı çok nazlıydı. Sette bizi güldürmek için oynadığı bir “mağdur persona”sı vardı. Mesela, Şenay Gürler’le kahve içmeye çıktığımızda “Vay, tabii sosyete bizi davet etmez!” derdi. “İki kız dedikodu yapacağız, sen niye geliyorsun?” “Yok, ben garibanım zaten. Bir kahve ısmarlamazsınız bu fakire, ben hangi parayla kahve içeceğim?” diyerek, abarttığını fark ettiğinde kendini gülme krizine soktuğunu hatırlıyorum.
Setin bu geleneksel şakasından esinlenerek “Zenginliğine rağmen hep mağdur, hep ezik Gülenay” karakterini yazdım. Vural bu rolü harika oynadı. O günler, “Birinin bizi durduramadığı” günlerdi. Son sezona girmeden ayrılmak istediğini söylediğinde, birkaç oyuncu arkadaşım ve ben onu vazgeçirmeye çalıştık. Ücret, saatler ve senaryodaki yeri gibi şikayetleri vardı. Yapımcılarla konuştu ve bana alıngan bir tonla ayrıldığını, teşekkür ettiğini söyledi. Belki de benim daha fazla ısrar etmemi, yapımcıyı arayıp onsuz olamayacağımızı söylememi bekliyordu.
Bence yanlış bir karardı. Keşke son sezonda da birlikte oynasaydık. Ve keşke birkaç ay sonra bir televizyon programında benimle ilgili mana verilemez, yakışıksız cümleler etmeseydi. Kimse iş arkadaşıyla tek bir sebepten 16 yıl iletişimi kesmez. Ancak sonraki yıllardaki hataları ve yanlışları burada anlatmaya gerek yok; çünkü bu yakışık almaz.
Ben, oyuncu arkadaşlarımla olan anlaşmazlıklarda kavgayı, polemiği ve magazin yoluyla cevap vermeyi sevmem. Konuşarak çözmeye çalışırım. Çok kırgınsam, iletişimi keserek uzak kalırım. Öyle yaptım ve “Niye sahip çıkmadınız?” gibi cümleler okudum sosyal medyada.
Vural, yetenekli ve verimli bir oyuncuydu. “Avrupa Yakası”ndan ayrıldıktan sonra “Bayrampaşa: Ben Fazla Kalmayacağım” filminde başrol oynadı. “Nuri” dizisi, Gani Müjde’nin “Yahşi Cazibe”sinde ve Birol Güven’in “Seksenler”inde 3 sezon boyunca yer aldı. Son yıllarda çalışmamasının sebebi televizyon dünyasında komedinin azalması olabilir. Ancak yakınlarda “Güldür Güldür” ile ilgili bir soru sorulduğunda, asla rol almak istemeyeceği bir yapım olduğunu sert bir dille ifade etmişti; bu da belki işlerindeki zorlukları artırmış olabilir.
Birol Güven, büyük bir ekonomik derdi olmadığını, çektiği videoların skeç olduğunu söyledi ve “Stand-up’a hazırlanıyordu” dedi. “Avrupa Yakası” seyircileri, dizideki karakterleri gerçek hayatta da arkadaş gibi görüyorlar. Elbette sette çok yakın arkadaşlıklar edinirsiniz; fakat herkes herkesin can dostu olamaz haliyle. Selamlaşıp, kankayı, düşmanı, sevgiliyi oynayıp, setten çıkınca gerçek hayatınıza dönersiniz. Aralarda da çalışılmayan yıllar geçer...
Bu nedenle dönem dönem yalnızlık ve işsizlik, bizim mesleklerin parçasıdır. Ben, Vural’ı kahkahası, setteki “mağdur persona”sıyla yaptığı komiklikler ve güldüğümüz anlarla hatırlamak istiyorum.
Türkiye, çok iyi bir komedyenini kaybetti. Cenazelerde helallik almak adettir; bu nedenle hakkımı helal ediyorum, sonuna kadar helal olsun.
İçimde kalan üzüntü, son aylarda magazine verdiği bir röportajla ilgili. “Bir Gülse Birsel işinde rol alır mısınız?” sorusuna “Ben ona hata yapmış olabilirim, o bana yapmış olabilir, başkası hata yapmış olabilir, 3 günlük dünya, zaten kaç komedyeniz ki” demişti.
Sonuna kadar söylediklerine katıldım ve şöyle düşündüm: “Eh, artık madem böyle demiş, bir ara muhakkak bir galada karşılaşınca sarılır, muhabbet ederiz. Bir ara nasıl olsa denk geliriz.” “Bir ara” bizim yaşlar için çok geniş bir zaman dilimi. “Bir ara buluşalım”, “Bir ara hasret giderelim.” Önümüzde uzun yıllar var ya...
Öyle değilmiş. Nereden bilebilirdik ki? Perde çok erken kapandı. Allah rahmet eylesin.