İç Cepheyi Tahkim Etmek: Toplumsal Değerlendirmeler

İç Cepheyi Tahkim Etmek

Yeni Akit gazetesi yazarlarından Ali Osman Aydın, "İç Cepheyi Tahkim Etmek" başlıklı yazısında, günümüz toplum meselelerine dair önemli değerlendirmelerde bulundu. Aydın'ın yazısında dikkat çeken noktalar şöyle:

İsrail ve koalisyon ortaklarıyla mücadele etmek için dış cephemizi güçlendirmek elbette önemli. Bu noktada herkesin var gücüyle çalışması gerekiyor. Ancak, iç cephemizi sağlamlaştırmayı ihmal edemezdik. Zira, İsrail on binlerce masum çocuğu acımasızca hedef aldı. Kadınlar, aileler, evler, mahalleler, camiler, okullar ve hastaneler bombalarla yerle bir edildi. Hatta insani yardım depoları ve toprakta uyuyan çocukların çadırları bile bu canavarlıkların kurbanı oldu. Tüm bu vahşete rağmen, bu ülkede bu canavarlığı haklı çıkaran oldukça büyük bir kitle var. Bu faşist zihniyet, sırf Arap oldukları için çocukların paramparça edilmesini normal karşılıyor. Sırf Arap ya da Müslüman oldukları için bu çocuklardan merhamet esirgiyorlar!

İç cephe dediğimiz alan tam da burası. “Düşman” tanımında bile anlaşamayan bu topluluk, insanlık değerleri ya da savaş suçları gibi daha somut kavramlarda bile fikir birliği sağlayamıyor. Yoksul insanları bombalamayı, hastaneleri yerle bir etmeyi bile mazur görecek bir ahlaki çürüme içindeler.

Okuldan mezun ettikleri öğrencileri, beyaz yakalıları; devletimizi parçalayan İngiliz'i, Siyonist'i ya da Amerikan'ı değil, dedeleri Osmanlıyı düşman olarak görüyorlar. Bu durum oldukça düşündürücü! Tamam, dedelerinin de haklarını, yanlışlarını öğrenmeliler, ancak İngiliz'i de öğrenmeleri zaruri değil mi? Okul kitaplarımızda yerli yersiz Osmanlı eleştirisi yapılırken, sömürgeci ülkeler olan İngiltere, Amerika ve Fransa'nın eleştirisi neden yapılmıyor? İsrail'in 1948'de coğrafyamızda nasıl ortaya çıktığına dair sarsıcı gerçekler neden anlatılmıyor? Siz iç cepheyi nasıl tahkim edeceksiniz? Bu iç cephe, dışarıdan gelen baskılara ne ölçüde dayanabilecek?

Akıncı, Kızılelma, KAAN ve savunma sanayimizin diğer tüm yenilikleri ile gurur duyuyoruz. Ancak, iç cepheyi tahkim etmeye de aynı önemi vermenin hayati önemine inanıyoruz.

TOPLUMU İÇTEN ÇÖKERTMEK İÇİN ÇOKTAN İSTİLA ETTİLER

İç cephe, yalnızca bunlarla sınırlı değil. Taksim'de tek başına yürüyen bir kadını iki serseri taciz ediyor. Eğer birileri yetişmeseydi, belki de tecavüz olayına kadar gidecekti. Bu kişiler yakalanıyor ama “meşhur infaz yasasından” dolayı serbest bırakılıyorlar. Fatih'te uyuşturucu bağımlısı bir genç, iki kadını acımasızca parçalayarak intihar ediyor ve bu olay herkesin gözleri önünde gerçekleşiyor. Vatandaşlarının huzurunu ve güvenliğini sağlayamayan bir sistem, dışarıdaki düşmana karşı nasıl mücadele edebilir ki?

Bugün gençlik, alkol ve uyuşturucu batağında sürükleniyor. Gençliğini hedonizm kasırgasına karşı savunmasız bırakmış, on iki yıl elinin altında tuttuğu halde gençlerine aklı ikna edip kalbi tatmin edecek bir gaye veremeyen bir sistem, dünyayı istila etmeye çalışan bu büyük kötülüğe karşı nasıl durabilir? Will Durant, "Büyük bir uygarlık, içten çökertilemediği sürece kesinlikle fethedilemez." demiştir. Bunun içinde her zaman kültür kullanılır. Diğer hezimetler de genellikle kültürel teslimiyeti takip eder.

Türkiye'nin düşmanları, uçak ve füzeleriyle henüz sınırlarımıza dayanmadılar. Ancak, içten çökertmek için toplumumuzu çoktan istila ettiler. Bu durum oldukça belirgin! Hem devlet kurumlarına, hem sivil toplum kuruluşlarına, hem de ailelere çok önemli görevler düşmektedir.

Kaynak: Timetürk