İsmet Özel’in Dünyadaki Cennet Anlayışı

İstiklal Marşı Derneği Genel Başkanı İsmet Özel'in Düşünceleri

İstiklal Marşı Derneği'nin Genel Başkanı olan ünlü şair İsmet Özel, derneğin resmi sayfasında yayımlanan yeni yazısında "dünyadaki cennet" hayaline dair derin düşüncelerini paylaştı. Yazısında şu ifadeleri kullandı:

“ES GEÇTİM DÜNYADAKİ CENNETİ”

Ne demek istedim, "es geçtim dünyadaki cenneti" derken? Bu söz, bana dünyada tepsi içinde sunulan bir cenneti (veya bahçeyi) reddettiğim anlamına mı geliyor? Hayır, kimlerin cennette nasıl bir yere sahip olacağı üzerine ne kadar bilgi verilmiş olsa da, ne bu çağda ne de başka bir dönemde, kimseye peşinen bir cennet sunulmamıştır. Bilakis, cennetten bahsedenler, oraya girebilmek için ağır bir bedel ödemek gerektiği uyarısında bulunmaktan hiç çekinmezler.

Bedir'in arslanları, cennet vaadiyle değil, bir İslâm cephesi oluşturma niyetiyle cenge tutuşmuşlardır. İnsanlar arasında cennet konusu açıldığında, tartışılan şey genellikle cennetin bu dünyada mı yoksa öte dünyada mı bulunduğu sorusudur. Yahudiler, ahiret hayatına inanmadıkları için cennetin ve cehennemin bu dünyada var olduğuna inanırlar. Hıristiyanlar ve Müslümanlar ise gerçek hesabın öldükten sonra verileceğine inanarak, yaşamlarını tatlısıyla acısıyla bu inanç çerçevesinde sürdürürler.

Kâinatta neyin kutsal, neyin kutsal-dışı olduğu, her iki dinin mensupları için de büyük bir önem taşır. Bu ayrım, her iki dinin takipçilerinin kuralları aşmasını kolaylaştırmıştır. Aşılmış olan bu kurallar, önümüze yeniden tertiplenmesi imkânsız bir dünya sunar. Atomun yapısı üzerine açıklamalar yapan Niels Bohr, kuantum fizikçilerinin kâinatın içini dışına çıkardığını iddia etmiştir. Ancak bu, temelsiz bir iddiadır. Kuantum fiziği, insan zihninin henüz dokunulmamış alanlarına temas etmeye çalışmıştır, başka bir şey değildir.

Batı'da Descartes'tan sonra sıkça başvurulan bir yöntemdir bu. “Hume beni dogmatik uykumdan uyandırdı” diyen Kant da bu yöntemleri kullananlardan biridir. Bohr'un yakın arkadaşı Werner Heisenberg de Kant'ın benimsediği esaslar çerçevesinde felsefesini sürdürmüş ve kendi iddiasına göre Alman bilim adamlarının nükleer silaha ulaşmalarını engellemiştir. Eğer bugün zihninizi yapay zeka ve benzeri teknolojik olayların etkisine kaptırdıysanız, tedavisi imkânsız bir hastalığa yakalanmışsınızdır. Bu hastalık, kolaylıkla epidemik ve pandemik bir hale dönüşebilir.

İtalyanlar, Roma İmparatorluğu'nu yeniden ihya edemediler. Almanlar bin yıllık bir hayat alanına sahip olamadı ve Bolşevikler dünya devriminden çok uzak düştüler. Zehirli olan şey, "dünyadaki cennet" fikridir. Bu fikre insanlar kolayca kapılabiliyor çünkü insan, cehenneme düşmek üzere değil, cenneti kazanmak üzere yaratılmıştır. Bu sebeple insanlar, cennetin sahtesine bile, bunun bile bile lades olması durumunda bile razı olmaktadır.

Benim karakterimde sağlam bir taraf varsa, o da dünyadaki cennete inanmamış olmamdan kaynaklanmaktadır. Sosyalizm ve nihayetinde komünizm benim için tatlı bir hayalden öteye geçemedi; ancak bu, bu yolda çaba göstermemi engellemedi. Yani ahiret yurdunun dünya hayatından daha hayırlı olduğuna, hidayetimden önce de inanıyordum. Bu, hem benim hidayete ermemi hem de hidayete ermiş numarası yapanları eleştirmemi kolaylaştırdı.

Şu an sekiz yaşındayım ve içimde bana yapılan haksızlıkların intikamını alma ateşi kor halindedir. Kur'an, insanın aceleciliğinden sıkça bahseder. Müslümanlar da aceleci. Belki diğerlerinden daha aceleci. Zihinlerinde, dünyadaki kötülük ve çürümüşlüklerin bir boyacı küpüne daldırıp çıkarır gibi hayra dönüştürülebileceği düşüncesine takılıp kalmışlardır. Böyle olmadığını gördüklerinde ise kolaylıkla ümitsizliğe kapılmaktadırlar. Ümitsizliğin küfür demek olduğunu bildiklerinden, bu duygularını açığa vurmaktan kaçınırlar. Allah'tan korkmanın anlamı, yalnızca Allah'tan gayrısından korkmamaktır.

İnsanların binlerce yıl içinde Allah'tan ümidi kesmemekten daha sağlam bir zırh icat edemediklerini veya bulamadıklarını akıldan çıkarmamalıyız. Rızkımızı Allah verir ve Hadis-i Şerif bunu fark etmemiz için bize kuşları örnek gösterir. Batı'yı Batı yapan ve dünyayı yaşanmaz hale getiren şey en başta evrim ve ilerleme fikridir. Benjamin Netanyahu, Yahudilerin giriştiği soykırımı, İbranî-Hıristiyan medeniyetin kendilerinden olmayanlara (özellikle Müslümanlara) galip gelmesinin gerekli olduğu iddiasıyla savunuyor. Putin ise Ukrayna topraklarının gerçek bir vatan olmadığı ve Lenin'in kafasından çıkma yapay bir devletin hâkimiyet kurduğu düşüncesiyle gerekli tedbirleri alıyor.

Bütün dünya, ABD'nin aktif desteği olmadan ne Netanyahu'nun ne de Zelenski'nin kılını kıpırdatabileceğini biliyor. Dün olduğu gibi, bugün de dünyada bir cennetin olduğu veya olabileceği beklentisinin türettiği gürültülerden başka bir şey yoktur. Yani çatışan taraflardan birinin bile hasmına sunduğu bir teklif yoktur. Yaşanabilir bir dünyada nefes almak isteyen varsa, öncelikle düzeltme kaygusunu terk edip kendine bir düzelme yolu seçmelidir. İnsanı azdıran ise istiğna duygusudur. Dünyadaki cenneti es geçmeden, hiçbir hayırlı işe el atamazsınız.

Kaynak: Timetürk