37,9134$% -0.1
41,1899€% 0.33
49,2037£% 0.09
3.807,79%0,23
3.128,86%0,48
9.573,34%-0,89
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu ve 99 şüpheli hakkında, “suç örgütü yöneticisi olmak”, “suç örgütüne üye olmak”, “irtikap”, “rüşvet”, “nitelikli dolandırıcılık”, “kişisel verileri hukuka aykırı ele geçirmek” ve “ihaleye fesat karıştırmak” suçlarıyla ilgili kapsamlı bir soruşturma başlattı. Ayrıca, İmamoğlu, İBB Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat ve Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan’ın da aralarında bulunduğu 7 şüpheli hakkında “PKK/KCK terör örgütüne yardım etmek” suçundan da soruşturma yürütülüyor.
Yolsuzluk soruşturması çerçevesinde, İstanbul Nöbetçi 10. Sulh Ceza Hakimliği, Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasına ve şüpheliler Ahmet Hamdi Çiçek ile Ahmet Talha Bilgin’in yurt dışına çıkış ve imza atma şartıyla adli kontrol tedbiriyle serbest bırakılmasına karar verdi. Hakimliğin kararında, İmamoğlu’nun “hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetmek”, “rüşvet almak”, “kamu kurum veya kuruluşlarının ihalesine fesat karıştırmak” ve “suç işlemek amacıyla örgüt kurmak” suçlarından tutuklanmasının talep edildiği vurgulandı.
Kararda, MASAK raporları, tanık beyanları, HTS incelemeleri ve ihale dosyalarında yapılan ön incelemeler sonucunda, İmamoğlu’nun Beylikdüzü Belediye Başkanlığı döneminde yanında bulunan kişileri, İBB Başkanı olduktan sonra belediyenin çeşitli birimlerinin ve iştiraklerinin başına getirdiği belirtildi. “Birçok belediye iştirakinde usulsüz ihaleler, doğrudan temin veya hizmet alımı nitelikli işler üzerinden ‘ihaleye fesat karıştırma’, ‘nitelikli dolandırıcılık’, ‘kişisel verileri hukuka aykırı ele geçirme’, ‘rüşvet’ ve ‘irtikap’ eylemlerini örgütlü bir şekilde işledikleri” tespit edildi.
Hakimliğin kararında, çıkar amaçlı suç örgütü liderinin, örgüt içerisinde tartışılmaz ve karşı konulmaz bir otoriteye sahip olduğu ifade edilirken, örgüt lideri ve yöneticisi tarafından verilen talimatların, diğer örgüt yöneticileri aracılığıyla uygulandığı kaydedildi. Örgüt yöneticileri tarafından gizli toplantılar yapılarak ihale verilecek şirketlerin belirlendiği, yan teklif verecek olan şirketlerin seçildiği ve ihale bedeli ile örgütün eline geçecek oranların kararlaştırıldığı bildirildi.
“Menfaatler İmamoğlu’nun ortağı olan şirketler üzerine alınarak zenginleşmesi sağlandı”
Sulh ceza hakimliğinin kararında, “İmamoğlu liderliğinde, yöneticiliğini şüpheli Murat Ongun’un yaptığı Medya AŞ ve Kültür AŞ üzerinden birçok ihaleye fesat karıştırıldığı, hayali ihaleler ile kamu kurumu zararına dolandırıcılık faaliyetleri gerçekleştirildiği, naylon faturaların kesildiği” tespitleri yer aldı. Fatih Keleş’in yönettiği yapıda, “kasa” olarak adlandırılan iş adamlarına ihalelerde ayrıcalıklar tanındığı, rüşvet veya irtikap sonucunda elde edilen gayrimenkullerin bu iş adamlarının üzerine verildiği ifade edildi. Ayrıca, Keleş’in belediyeden alacaklarını tahsil etmek isteyen iş adamlarından “komisyon” adı altında para aldığı belirtildi.
Yine, Tuncay Yılmaz’ın yönettiği yapıda ise iş adamlarından elde edilen menfaatlerin, örgüt lideri İmamoğlu’nun ortağı olduğu şirketler üzerine alındığı ve böylece kişisel zenginleşmesinin sağlandığı aktarıldı. Ertan Yıldız’ın yönettiği yapıda ise farklı belediye sınırlarında kalan bazı iş insanlarını para vermeye zorladıkları, para vermeyenlere çeşitli idari yaptırımlar uyguladıkları ve belediye iştiraklerinden ödeme alan iş adamlarının İmamoğlu’nun ortağı olduğu inşaat projelerine para aktarımı yaptıkları ifade edildi. Ayrıca, İstanbul’da yaşayan vatandaşların kişisel verilerinin örgüt faaliyetleri kapsamında hukuka aykırı bir şekilde ele geçirildiği vurgulandı.
“Vergi denetim raporları ve MASAK raporları ile birçok ihaleye fesat karıştırıldığı değerlendirildi”
Kararda, “2021-2023 yılları arasında birçok ihaleye fesat karıştırıldığı” değerlendirilirken, bu ihalelerin yalnızca kendilerine yakın kişilerin almasını sağladıkları ve bu kişilerin, dikkat çekmemek adına kendi adlarına şirketler açarak Medya AŞ ve Kültür AŞ’den yüksek bedelli işler aldığı belirtildi. Bazı şirketlerin sadece tek işlik olarak kurulduğu ve sonrasında aktif ticari hayatlarının olmadığı, bazı şirketlerin ise yalnızca naylon fatura kesmek amacıyla kurulduğu ifade edildi.
“Örgüt mensuplarına ait şirketlere bu paralar muvazaalı sözleşmelerle aktarıldı”
Kararda, “İş verilen kişilerin sözleşmeye aykırı davranışları nedeniyle uygulanması gereken para cezalarının uygulanmayarak kamu zararına ve bu kişilerin haksız zenginleşmesine yol açıldığı tespit edildi. Muvazaalı sözleşme ve hizmet alımları neticesinde, örgüt mensubu kişilerin yetkilisi olduğu şirketlere aktarılan para, bu kişilerin yanlarında çalışan kişilere veya yakınlarına şirket kurdurmak ve bu şirketlerden sahte fatura almak suretiyle, paraların alt şirketlere aktarıldığı belirtildi. Alt şirketlerin de kendi aralarında sahte faturalar keserek, dolaştırılan paranın nakit çekilerek örgütün tahsildarlarına elden verildiği ifade edildi.
Özel mülkiyete konu reklam alanlarını kiralayan şirketlerin, belediyeden reklam asılması için izin almak amacıyla başvuruda bulunması gerektiği vurgulandı. Kararda, Belediye Kentsel Tasarım Müdürlüğü’nün izin vermeye yetkili olduğu halde şirketlerin, Kültür AŞ’ye yönlendirildiği belirtildi.
“Şirketlerden ‘Kültür AŞ grafik tasarım bedeli’ adı altında para alındı”
Kültür AŞ’nin, izin verilmesi karşılığında şirketlerden ücret talep ettiği, bu şirketlerin “Kültür AŞ grafik tasarım bedeli” adı altında muvazaalı sözleşme imzalayarak, şirkete aynı konulu fatura kestikleri ve böylece reklam iznini gayrimeşru bir şekilde ücrete bağladıkları ifade edildi. Bu yöntemle, Kültür AŞ’nin reklam bütçesi harici bir bütçe oluşturularak, bu paraların muvazaalı sözleşmelerle örgüt mensuplarına ait şirketlere aktarıldığı ve yüksek miktarda kamu zararına yol açıldığı kaydedildi.
Kararda şu ifadelere yer verildi: “Suç örgütü lideri Ekrem İmamoğlu ve yöneticilerinin emir ve talimatları doğrultusunda, hiyerarşik yapı içerisinde sürekli olarak bu suçların işlendiği ve suç örgütünün bu fiillere özgü bir yapı oluşturduğu, MASAK raporları, tanık ve müşteki beyanları, HTS kayıtları, kolluk tutanakları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, şüphelinin üzerine atılı suçları işlediği hususunda kuvvetli suç şüphesinin bulunduğu, atılı suçun katalog suçlardan olması dolayısıyla tutuklama sebeplerinin mevcut olduğu, atılı suçların niteliği ve kanunda öngörülen ceza miktarları nedeniyle, kaçma ve saklanma ihtimalinin yüksek olduğu, bu nedenle adli kontrol hükümlerinin yetersiz kalacağı ve tutuklamanın uygun olduğu kanaatine varılarak, şüphelinin tutuklanmasına karar verilmiştir.”
Bolu’daki Yangın Faciasının Bilirkişi Raporu: İhmal ve Sorumlular