35,2635$% 0.18
36,8328€% 0.28
44,3760£% 0.37
2.964,89%0,37
2.617,78%0,27
9.626,56%-1,01
İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Afet Yönetim Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, Üsküdar Kuzguncuk’taki mahallelerde riskli ve tehdit unsuru oluşturan yapıları incelemek üzere bir araya geldi. Bu kapsamda, depreme karşı hasarlı yapıların tespit edilmesi ve çözüm önerileri geliştirilmesi amacıyla başlatılan “şehir risk avcılığı” ve “şehir risk analizi” eğitim programına çevre sakinlerinin ilgisi büyük oldu.
“Halkın Artık Bazı Şeyleri Dikkate Alması Gerekiyor”
Kadıoğlu, İstanbul’daki mahallelerde depreme karşı hızlı ve etkili bir şekilde çalışmalar yapılması gerektiğini vurguladı. “Bugün burada Kuzguncuk Mahallesi’nde ‘Vatandaş Bilimi’ örneği olarak şehir risk avcılığı ve şehir risk analizi yapmak için toplandık. Bu, burada yaşayan vatandaşların çevresindeki sokak ve cadde risklerini, yapıların durumunu ve kent mobilyalarının (binalar, tabelalar, mazgallar vb.) eksikliklerini belirlemeleri için bir bilinçlendirme çalışmasıdır” dedi.
Kadıoğlu, bu tür çalışmaların Türkiye’nin her yerinde, özellikle de büyük bir deprem bekleyen İstanbul’da yapılması gerektiğini ifade etti. “Vatandaşlar, yaşadıkları yerlerdeki eksiklikleri ve tehlikeleri görmeli, bunları hem kendi güvenlikleri hem de yerel yönetimlerle iş birliği yaparak çözmeyi öğrenmelidir. Günlük yaşamın koşuşturmasında çoğu şeyin farkında olmuyoruz. Bu nedenle, bilinçlenerek risklerin farkına varmak çok önemlidir” diye ekledi.
“Şimdi İstanbul’da Büyük Kıyameti Bekliyoruz”
Kadıoğlu, İstanbul’da beklenen olası depreme karşı alınması gereken tedbirlere de dikkat çekti. “İstanbul, geçmişte küçük kıyametini yaşamış durumda. Şimdi büyük kıyameti bekliyoruz. Bu süreçte hazırlık yapmamız şart. Binalarımızın sağlamlığını kontrol etmeliyiz. Eşyalarımızı sabitleyip sabitlemediğimizi gözden geçirmeliyiz. Afet sırasında kullanabileceğimiz malzemelerimiz var mı? İlk yardım bilgimiz yeterli mi? Aile afet planımız mevcut mu? Bu gibi sorulara yanıt bulmak önemli” şeklinde konuştu.
Kadıoğlu, sokağa çıktıklarında topluca hangi alanlarda toplanacaklarını, hangi eşyaların depremin etkisiyle hareket edeceğini ve bu durumun insanlara zarar vermemesi için neler yapılması gerektiğini vurguladı. “Halk, bu riskleri görebilmeli ve basit tedbirlerle önlem almalıdır. Bu sayede hem yangın tehlikesi azalmış olur hem de afet durumlarında kayıplarımızı en aza indirgemiş oluruz” dedi.
“Deniz Kıyısı Olan Bölgelerde Dikkat”
Kadıoğlu, İstanbul’daki deniz kıyısında bulunan bölgelerin depreme karşı kritik olduğunu belirtti. “Burada yaşayanların eksiklikleri görmeleri gerekiyor. Örneğin, hidrant sayısının yetersizliği, mazgalların azlığı ve toplanma alanlarının kısıtlılığı gibi hususlar göz önünde bulundurulmalı. Bu tür eksiklikler, afet anında hayatımızı zorlaştıracak unsurlar arasında yer alıyor” dedi.
Kadıoğlu, toplum tabanlı risk analizi çalışmalarının önemine de dikkat çekerek, “Toplum, afetlere hazırlığı kendine bir görev edinmeli. Her şeyi devletten beklemek yeterli değil. Devlet, afetleri tek başına yönetemez; bu süreçte halkın da aktif rol alması gerekiyor” ifadelerini kullandı. İstanbul’daki deniz kıyısında bulunan dolgu alanlarının ve heyelan bölgelerinin geçmişte yaşanan depremler sırasında en çok zarar gören yerler olduğuna dikkat çekti.
Sonuç olarak, Kadıoğlu, bu tür bilinçlendirme çalışmalarının ve toplum temelli hazırlıkların, afetlere karşı daha dayanıklı bir İstanbul için hayati öneme sahip olduğunu belirtti.
İzmir’de Okullar Tatil Mi? Meteoroloji Uyarıları ve Hava Durumu