İstanbul’daki Yenidoğan Çetesi Raporu: İhmaller ve Ölüm Vakaları
İstanbul'da Yenidoğan Çetesi Raporu
İstanbul'da, 22'si tutuklu 47 sanık hakkında hazırlanan fezlekede, Sağlık Bakanlığı Müfettişliği'nin "Yenidoğan çetesi" raporunda dikkat çekici bilgiler yer almaktadır. Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı Örgütlü Suçlar ve Terör Suçları Soruşturma Bürosu tarafından hazırlanan bu fezlekede, yenidoğan ünitelerindeki tıbbi eksikliklerin, 10 bebeğin hayatını kaybetmesine neden olduğu vurgulanmaktadır.
Fezlekede maktul olarak yer alan bebeklerden A.K.'nin ölümüne ilişkin yapılan değerlendirmede, solunum sıkıntısı yaşayan bebeğe müdahale edilmediği için entübasyon işleminin geciktiği ifade edilmiştir. Tekrarlayan resusitasyonlarla (solunumu ya da kan dolaşımı durmuş bir kişiye dışarıdan yapılan destekleyici müdahale) hastanın ertesi güne kadar yaşatıldığı, ancak o sırada hastanede bulunması gereken Dr. D.E.'nin görevde olmadığı belirtilmiştir.
6 Aylık Bebek Doktoru Olmayan Yenidoğan Yoğun Bakıma Sevk EdildiYine raporda, hasta yönetiminin hemşireye devredildiği ve bu durumun sonucunda bebeğin ölümünden Dr. D.E, Dr. İ.G. ve hastane yönetiminin sorumlu olduğu kaydedilmiştir. Bebek M.N.O.'nun ölümüne dair değerlendirmede ise, 6 aylık bebeğin çocuk yoğun bakımı yerine, doktoru olmayan yenidoğan yoğun bakımına sevk edildiği ve burada doktorun izni olmadan hemşirenin müdahalede bulunduğu aktarılmıştır.
Bebek H.K. ile ilgili yapılan tespitte ise, hastaya kalp masajı yapılırken Dr. D.E.'nin orada olmaması dolayısıyla Dr. İ.G. tarafından olayın örtbas edilmesi için ölüm saati değiştirilerek epikriz yazıldığı belirtilmektedir. Ameliyat edilebileceği bir merkeze sevk edilmeyen bebeğin hayatını kaybetmesi ise dikkat çeken bir başka ihmal örneğidir.
Raporda, bebek Ö.H.'ye yapılan kalp masajının hemşireler tarafından gerçekleştirildiği, bu sırada kullanılan en önemli ilacın adrenalin olduğu, ancak Dr. İ.G.'nin hemşirelere "adrenalini kapat" talimatı vererek yanlış yönlendirdiği vurgulanmaktadır. Ayrıca, bebek M.S'nin, yenidoğan temel bakımının gereklerinin yerine getirilmemesi, ameliyat edilebileceği bir merkeze sevk edilmemesi ve hastayı hayatta tutan "prostavazin" isimli ilaç tedavisinin kesilmesi nedeniyle ihmallere bağlı olarak hayatını kaybettiği ifade edilmektedir.
Diğer Bebeklerin Ölümünde İhmal İzleriFezlekede maktul olarak yer alan diğer bebeklere dair yapılan değerlendirmelerde de benzer ihmallerin varlığına dikkat çekilmekte, bebeklerin ölümünde hastaneler, doktorlar ve hemşirelerin sorumluluğu olduğu sonucuna varılmaktadır. Raporun genel değerlendirme kısmında, 2011'de Resmi Gazete'de yayımlanan yoğun bakım tesislerinde yoğun bakım hizmetlerinin uygulama usul ve esaslarına ilişkin tebliğe de yer verilmiştir.
- Tebliğe göre, ikinci ve üçüncü seviye yenidoğan yoğun bakım servislerinde neonatoloji uzmanı tabip bulunmaması durumunda, tercihen yenidoğan yoğun bakım konusunda deneyimli çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanlarının görevlendirilmesi gerektiği belirtilmektedir.
- Dördüncü seviye yenidoğan yoğun bakım servislerinde ise neonatoloji uzmanı tabibin görevlendirilmesinin zorunlu olduğu aktarılmaktadır.
Takip edilen hastanelerde bu kararların kağıt üzerinde doğru bir şekilde uygulandığı ifade edilmiştir. Ancak, üçüncü düzey yenidoğan yoğun bakım takibinin, yenidoğan hekimi konsültasyonu ve/veya çocuk doktoru ile yapılmış gibi görünse de, tüm vakaların yenidoğan hekiminin fiziki yokluğu ve çocuk hekiminin sorumluluğu almaması nedeniyle kaybedildiği vurgulanmaktadır. Hemşirelerin tüm tanı ve tedaviyi yönetmesi sonucu, bu bebeklerin hayatlarının tehlikeye girdiği belirtilmektedir.
Raporda, "Bebeklerde bırakın saatler içerisinde, her dakika yeni bir komplikasyon yaşanabilir. Tüm bunları izlemek, değerlendirmek ve gereken tedaviyi vermek için fiziksel olarak orada var olması gereken bir yenidoğan hekimine ihtiyaç vardır." denilmektedir. Yenidoğan yoğun bakım bebeklerinin yüzde 90'ında üçüncü düzey tedavi gerektiği, yalnızca yüzde 10'unun dördüncü düzey tedaviye ihtiyaç duyduğu ifade edilmiştir.
Tebliğ kararınca teoride çocuk hekiminin, pratikte ise hemşirenin izlemine bırakılan yenidoğan bebeğin yüzde 90'ının hayat haklarının ellerinden alındığı sonucuna varılmakta ve bu olayların tekrar yaşanmaması için dördüncü düzeyde olduğu gibi üçüncü düzey yenidoğan yoğun bakımlarında da yoğun bakım doktorunun görevlendirilmesi gerektiği vurgulanmaktadır.
Kaynak: Timetürk