35,3918$% 0.13
36,5136€% 0.39
44,0192£% 0.48
3.000,38%-0,68
2.638,13%-0,80
10.075,17%1,14
Kara Veba, insanlık tarihinin en yıkıcı salgınlarından biri olarak hafızalarda yer etmiştir. 14. yüzyılda Avrupa’da milyonlarca insanın hayatını kaybetmesine yol açan bu salgının kökenleri, günümüzde gerçekleştirilen yeni araştırmalarla daha da derinlemesine incelenmektedir. Bu buluş, bilim insanlarına yalnızca salgının tarihsel kökenleri hakkında yeni bilgiler sunmakla kalmayıp, aynı zamanda Kara Veba’nın Afrika kıtasına da yayılmış olduğuna dair önemli kanıtlar sağlamaktadır.
Kara Ölüm, 1347-1351 yılları arasında Avrupa’da büyük bir yıkıma neden olmuş ve yaklaşık 25 milyon insanın ölümüne sebep olmuştur. Ancak, bu salgının yalnızca Avrupa ile sınırlı olmadığı, aslında çok daha geniş bir coğrafyada etkili olduğu günümüzde daha iyi anlaşılmaktadır. Önceki araştırmalar, Kara Veba’nın Avrasya’da etkili olduğunu ve birçok farklı varyantının zamanla evrildiğini göstermiştir. Ancak, ilk kez bir mumyanın DNA’sında Kara Veba izlerinin bulunması, bu ölümcül hastalığın tarihsel seyriyle ilgili yeni bir boyut kazandırmıştır.
Araştırma, Avusturya’nın Innsbruck Üniversitesi’nde görev yapan mikro biyologlar tarafından yürütülmüştür. Ekip, 3300 yıllık bir mumyanın kalıntılarındaki DNA örneklerini incelemiştir. Uzmanlar, bu mumyanın milattan önce 1300 civarında, modern Türkmenistan’ın bulunduğu bölgede yaşamış bir insana ait olduğunu belirtmektedirler.
Çalışmanın başındaki isimlerden Dr. Johannes Krause, “Bu mumyada, bugüne kadar Kara Veba’nın bilinen en eski varyantının izlerini bulduk. Bu, Kara Veba’nın Asya’dan Avrupa’ya yayıldığının çok daha önce olduğunu ve aslında daha geniş bir coğrafyaya yayıldığını gösteriyor” şeklinde açıklamada bulunmuştur.
Daha önce Kara Veba’nın yalnızca Avrupa ve Asya kıtalarını etkilediği düşünülüyordu. Ancak bu yeni keşif, virüsün Afrika’da da var olduğu ve zamanla kıtalar arası bir yayılım gösterdiği hipotezini güçlendirmiştir. Dr. Jennifer Wright, New York Üniversitesi’nden bir epidemiyolog, “Bu bulgu, Kara Veba’nın coğrafi yayılımının daha önce tahmin ettiğimizden çok daha geniş bir alanı kapsadığını gösteriyor. Afrika’daki eski toplumların bu hastalıktan etkilenmiş olup olmadığına dair yeni sorular ortaya çıkıyor” diyerek bu bulguların, veba salgınının küresel bir tehdit halini aldığına dair yeni bir bakış açısı sunduğunu vurgulamıştır.
Kara Veba’nın etkeni, Yersinia pestis adlı bakteridir. Bu bakteri, farelerden insanlara yayılarak büyük salgınlara yol açmaktadır. Yersinia pestis’in, tarih boyunca 6. yüzyıldan itibaren birçok kıtada salgınlar yarattığı bilinmektedir. Ancak bu bakterinin ilk defa bu kadar eski bir mumyada tespit edilmesi, Kara Veba’nın tarihsel seyrini daha iyi anlamamıza olanak tanımaktadır.
Dr. Ilaria Capua, İtalya’nın Padova Üniversitesi’nden bir virolog, bu bulguların önemine dikkat çekerek, “Bu tür keşifler, veba gibi hastalıkların yalnızca tarihsel bir fenomen olmadığını, aslında medeniyetler arasında etkileşimle yayıldığını gösteriyor. Bu, pandemilerin nasıl yayıldığını anlamamıza yardımcı olabilir” demiştir.
Bu bulgular, Kara Veba’nın tarihine dair daha derinlemesine araştırmaların kapısını aralamaktadır. Uzmanlar, bu bulguların yalnızca insanlık tarihinin anlaşılmasına yardımcı olmakla kalmayıp, aynı zamanda günümüzdeki salgınların nasıl yayıldığına dair değerli bilgiler sunduğunu belirtmektedirler. Dr. David Enfield, California Üniversitesi’nde bir epidemiyolog, “Bu tür antik DNA analizleri, gelecekteki salgınlara dair daha iyi hazırlıklı olmamıza yardımcı olabilir. Bu, tarihsel verilerin modern epidemiyolojik çalışmalarla nasıl birleştirilebileceğini gösteriyor” şeklinde görüşlerini paylaşmıştır.
3300 yıl öncesine ait bir mumyada Kara Veba’nın izlerinin bulunması, bu ölümcül hastalığın tarihsel seyri hakkında devrim niteliğinde bilgiler sunmaktadır. Kara Veba’nın yalnızca Avrasya’da değil, belki de Afrika kıtasında da etkili olduğu, bu hastalığın daha önce tahmin edilenden çok daha geniş bir coğrafyada yayıldığına işaret etmektedir. Bu bulgu, hem tarihi hem de epidemiyolojik araştırmalar açısından önemli bir dönüm noktasıdır.
Yeniçağ: Türkiye’nin Önemli Haber Kaynağı