35,3484$% 0.09
36,6272€% -0.26
44,1644£% -0.18
3.009,33%0,64
2.648,30%0,53
9.972,03%-1,13
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin teröristbaşı Abdullah Öcalan’a yönelik yaptığı çağrı, Türkiye’de ‘Yeni Çözüm Süreci’ tartışmalarını alevlendirdi. Bu bağlamda, İmralı’da Öcalan ile görüşmeler gerçekleştiren Demokrasi ve Progress (DEM) Partisi, “Öcalan’ın yaptığı değerlendirmeler hayati önemdeydi” şeklinde bir açıklamada bulundu.
Partinin yaptığı açıklamada, Öcalan’ın ifadelerine vurgu yapılarak, “Sayın Bahçeli’nin ve Sayın Erdoğan’ın güç verdiği yeni paradigmaya, ben de pozitif anlamda gerekli katkıyı sunacak ehil ve kararlılığa sahibim. Heyet bu yaklaşımımı gerek devletle gerekse siyasi çevrelerle paylaşacaktır. Bunlar ışığında gereken pozitif adımı atmaya ve çağrıyı yapmaya hazırım. Bütün bu çabalarımız, ülkeyi hak ettiği düzeye taşıyacak ve aynı zamanda demokratik bir dönüşüm için de çok kıymetli bir kılavuz olacaktır.” ifadelerine yer verildi.
MHP’nin attığı bu adımlar, iktidar tarafından destek bulurken, akıllara İmralı yargılamalarının simge isimlerinden Hemşire Yıldız Namdar geldi. 23 Eylül 1995 tarihinde teröristlerin gerçekleştirdiği bir saldırıda eşini şehit veren Hemşire Yıldız Namdar, Öcalan için yapılan ‘umut hakkı’ çağrısını değerlendirdi. Eşi ve 11 aylık çocuğu ile birlikte Erzincan’dan Mersin Bozyazı’ya giderken teröristlerin düzenlediği saldırıda eşini kaybeden Yıldız Namdar, Bahçeli’nin bu adımını şu sözlerle yorumladı: “Devlet Bahçeli, teröristbaşı için umuttan bahsediyor ya, bizim umutlarımız ne oldu? Çocuklarımızın umutları, gencecik yaşta şehit olanların eşlerinin, babaların, annelerin, gencecik toprakta yatan şehitlerimizin umutlarını kim verecek? Onların umutları ne olacak? Bu acı olaylar yaşanırken neyin umudundan bahsediliyor? Çok içim acıdı. Ben tek değilim. Bir sürü şehit eşi, şehit çocuğu, annesi, babası var. Vatan uğruna bedenlerinden bir parçayı kaybeden gaziler var. Derdiniz ne? Büyük bir kaosun içine atılmaya çalışılıyoruz gibime geliyor. Bizim el birliğiyle sürekli değişen gündeme bir ‘dur’ dememiz gerekiyor.”
Teröristbaşı Öcalan’ın mecliste bir konuşma yapması yönünde yapılan açıklamalara da tepki gösteren Namdar, “Ben çok üzgünüm çünkü bu bizim acılarımıza bir saygısızlık. Vatan için gencecik yaşta şehit olanlara bir saygısızlık olarak düşünüyorum. Tam terör bitmişti, gencecik mühendislerimiz, bu ülke için çalıştılar. İHA’lar, tanklar yapıldı. Biz hepsini yok sayarak içeride bulunan, bir anlamı kalmayan teröristbaşı Abdullah Öcalan’ı tekrar gündeme getirerek, ‘sen gel mecliste konuş’ diyoruz. O zaman lütfen herkes gitsin, bu ülkeye değer veren, pırıl pırıl gençlerimiz mecliste konuşsun. Gerçek anlamda ülkesi için mücadele veren pırıl pırıl gençler bu ülkeyi yönetsin. Şu an o çocuklar için içim acıyor.” dedi.
Namdar, sözlerine devam ederek, “Bir şey yapacaksanız çocuklarımızın geleceği için yapın. Neden Öcalan’ı gündeme getiriyorsunuz? Derdiniz ne? Bizi neden birbirimize düşürmeye çalışıyorsunuz? Umut verecekseniz çocuklarıma verin. Neden terörist başına, binlerce şehidin kanıyla beslenen bir teröriste ‘umut’ diye yola çıkıyorsunuz? Ben umutlarımı 23 yaşındayken gömdüm ama gençlerimiz umutlansın, mutlu olsunlar. Terörü kaşıyıp kaşıyıp getirmeyin. Niye bir anda bomba patladı genç mühendislerimiz öldü? Onların aileleri yok muydu? Eşine çiçek götüren eş ne olacak? Bizler gibi ağlayacak. Teröristbaşının umuda ihtiyacı yok. O zaten binlerce şehidimizin kanıyla beslendi. Hem Türk milletinin, hem Kürt milletinin canını aldı.” ifadelerini kullandı.
Bu çağrıların Türkiye’nin huzura eriştiği günlerde yeniden gündeme gelmemesi gerektiğini vurgulayan Namdar, yaşadığı acıları şu sözlerle anlattı: “23 Eylül 1995 yılında teröristler yolumuzu kestiler. Astsubay eşim Murat Namdar’ı gözümün önünde şehit ettiler. Yıllarca teröre karşı mücadele verdim çünkü yapılan çok büyük bir haksızlıktı, çok büyük bir acıydı… Büyük bir aşkla evlendiğim, büyük umutlar beslediğim, sevdiğim bir adamı anlamsızca ve acımasızca gözümün önünde katlettiler. Yıllarca bunu affedemedim. Eşim daha 25 yaşındaydı. Eşimi kaybettiğimde daha 23 yaşındaydım o 25 yaşındaydı. Küçücük bebeğimle kaldım.”
Namdar, ayrıca eşinin şehit olmasının ardından “Terörist elebaşı Öcalan’ın duruşmasında gözlerinin içine baktım, ‘Neden Murat’ıma kıydınız? Biz size ne yaptık? Bizim günahımız neydi? Biz kimseye ayrım yapmadık’ dedim. Benim eşim, fakir ve Kürt askerlere kendi gömleğini, ayakkabısını verdi. Onların yol parasını verdi. O ayrım yapmadı ama ona kıydılar.” şeklinde konuştu.
Bu duygusal açıklamalarıyla Yıldız Namdar, yaşadığı acıların ve kayıpların unutulmaması gerektiğini bir kez daha vurgulamış oldu.
Mersin’de Uygun Fiyatlı Ürünler İçin İzdiham