Ölümcül akciğer hastalığı; Verem
1-7 Ocak Verem Savaş Haftası kapsamında Medicana Çamlıca Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Ertuğrul Serdar Akın, verem hastalığı ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi.
Akın, “Tüberküloz veya halk dilinde verem, Mycrobacterium tuberculosis mikrobunun bulaşması ile oluşan öldürücü bir hastalıktır. Soluduğumuz hava ile akciğerlere giren verem bakterisinin (mikrobunun) yol açtığı bulaşıcı bir hastalıktır. Bağışıklık sistemi hücreleri, savaşmalarına rağmen, mikropların tamamını genellikle öldüremez. Basiller akciğerlerde boşluklar (yaralar) oluşmasına sebep olur. Verem; omurga, kalça kemikleri, lenf düğümleri, beyin zarı, göğüs ve karın boşluğu, böbrek ve üreme sistemlerini de etkiler.
Verem mikrobu, aktif verem hastalığı olan bir kişinin öksürmesi, hapşırması ya da konuşması ile havaya yayılır. Uzun süre Havada Canlı olarak asılı kalabilen mikroplar soluduğumuz zaman önce akciğerlere ve daha sonra kan yolu ve lenf akımıyla vücudun başka organlarına da gidebilir. Vereme genellikle verem hastası birisi ile uzun süre kapalı bir yerde birlikte bulunmak suretiyle yakalanılır. Ayrıca çok nadir olarak hasta sığırların süt ve bu sütlerden yapılan ürünlerle de bulaşabilir. Verem mikrobu, yemek tabaklarından, bardaklardan ya da diğer nesnelerden başkalarına bulaşmaz” dedi.
Verem nasıl bulaşır?
Dr. Akın hastalığın bulaşma durumlarıyla ilgili şunları söyledi: “Tüberküloz mikrobunun kaynağı, tedavi görmemiş, aktif akciğer ve gırtlak (larinks) veremi olan hastalardır. Öksürmek, hapşırmak, konuşmak ile mikroplar çevre havaya saçılır. Sağlıklı kişiler bu mikropları nefesleriyle alır ve enfekte olurlar.
Sokakta, dolmuşta, lokantada öksüren birisinden verem mikrobu alma olasılığı çok düşüktür. Bulaşma için genellikle verem hastası bir kişi ile belirli süre birlikte yaşamak gereklidir. En çok hastanın aile bireyleri ve yakın çalışma arkadaşlarına bulaşma olur. Tedavi başlandıktan sonra bulaşma hızla sona erer. Çatal, kaşık, tabak, bardak, giysi gibi nesnelerle, kan ile cinsel ilişki ile bulaşma olmaz.”
Vereme kimler yakalanabilir?
Dr. Akın verem hastalığına yakalanma riskinin fazla olan kişiler hakkında, “Toplumda vereme yakalanma riski fazla olan bazı gruplar vardır. Bunlar; sağlık görevlileri, alkol bağımlıları, yaşlılar, tutuklu ve hükümlüler dâhil, çeşitli kurumlarda (yurt, huzur evi, ıslah evi, koğuşlar vs) kalan ve çalışan kişiler. Genel yaşam standartlarının altında, kalabalık ortamlarda yaşayan kişiler (Vereme yoksul toplumlarda daha sık rastlanmaktadır). HIV virüsü taşıyan ve AIDS olan kişiler. Bağışıklık sistemi zayıf olan, özellikle uzun süre kortizon kullanan kişiler. Şeker hastaları. Ağır böbrek, karaciğer hastalığı gibi durumlar” ifadelerini kullandı.
Mikrobun ortaya çıkma süresi ne kadardır?
Dr. Akın, mikrobun ortaya çıkma süresi ile ilgili olarak, “Bu süre çok farklıdır. Mikrobu alan kişide bazen 1-2 Ay bazen birkaç yıl bazen de onlarca yıl sonra hastalık gelişebilir veya hiç gelişmeyebilir” diye konuştu.
BCG aşısı veremden korur mu?
Dr. Akın, “BCG aşısı, çocuklardaki kanla yayılan (milier) ve beyin zarını tutan (menenjit) tüberküloz gibi ciddi hastalıkları önler. Erişkin insandaki hastalık için koruyuculuğu konusunda farklı sonuçlar vardır” dedi.
Veremin Tanı ve Tedavisi Nasıl Yapılır?
Dr. Akın, hastalığın tanı ve tedavi süreciyle ilgili şunları söyledi: “Tüberküloz kontrolü, dünyada son on yıldır “Doğrudan Gözetimli Tedavi Stratejisi” (DGTS) ile yürütülmektedir. Bu stratejide tüberküloz kontrol aktivitelerinin sürekliliğini ve bütünlüğünü sağlamak için hükümetin kararlılık içinde olması esastır. Hastalara bakteriyolojik olarak tanı koymayı ve ücretsiz, standart, kısa-süreli rejimlerle tedaviyi esas almaktadır. Tedavide, ilaçların bir görevli tarafından hastalara içirilmesi önerilmektedir (buna doğrudan gözetimli tedavi denilmektedir). Bu stratejide standart bir kayıt, raporlama ve değerlendirme sisteminin işletilmesi gereklidir.
Türkiye'de ‘verem savaşı', ‘tüberküloz kontrolü' karşılığı olarak kullanılmaktadır. Bulaşıcı bir hastalık söz konusu olduğundan, bir program çerçevesinde ve ülke çapında ortak bir yaklaşımla mücadele gereklidir. Tanı, tedavi, tedavinin takibi ve bütün çalışmaların izlenmesi ve koruyucu hizmetler bir bütünlük oluşturmaktadır. Türkiye'de “verem” sözcüğü, hemen daima “verem savaşı” şeklinde kullanılmaktadır.”