34,4465$% 0.3
36,3032€% 0.16
43,4559£% -0.34
2.836,84%0,10
2.562,19%-0,20
9.389,62%-0,33
2009 yılında Kahramanmaraş’ta meydana gelen ve Muhsin Yazıcıoğlu’nun hayatını kaybetmesine neden olan helikopter kazasıyla ilgili yürütülen soruşturma, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen ve örgüt yöneticilerinin talimatıyla yönlendirilmiş olduğu iddia edilen 19 kişinin yargılandığı davanın 13. duruşması gerçekleştirildi. Duruşma, 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapıldı ve tutuksuz sanık Ebubekir Semih Yüksekkaya ile avukatları, Muhsin Yazıcıoğlu’nun eşi Gülefer Yazıcıoğlu, oğlu Fatih Furkan Yazıcıoğlu, ağabeyi Yusuf Yazıcıoğlu, CHP Genel Başkan Yardımcıları Murat Bakan ve Sevgi Kılıç, Milli Yol Partisi Genel Başkanı Remzi Çayır ve partililer katıldı. Diğer sanıkların duruşmaya katılmadığı görülürken, tutuksuz sanık Davut Uçum, başka bir suçtan hükümlü olduğu cezaevinden SEGBİS ile duruşma salonuna bağlandı.
Duruşma, Davut Uçum’un savunmasıyla başladı. Uçum, kendisine yöneltilen suçlamaları kesin bir dille reddetti. İddianamede belirtilen hırsızlık suçlamaları hakkında, “Bir önceki mahkemede delilleriyle ilgili hususları açıkladım. Zaten bu durumu hiçbir zaman anlayamadım; delil niteliğindeki cihazlardan dolayı savcı hırsızlıktan dava açıyor. Bunu asla anlamayacağım. Bu delilleri kimlerin yok ettiğini artık herkes biliyor. Bundan sonra ‘Bu cihazları bu askerler çaldı’ diyenler, suçlularla iş birliği içindedir ve bilerek yanıltmaktadırlar. Bunların hepsi belli ve ben size bir tane delil sunmadım, onlarca delil sundum; hepsi de hukuki deliller. Bunların içinde bilirkişi raporları ve ODTÜ’nün raporu var” şeklinde konuştu.
Tutuksuz sanık Ebubekir Semih Yüksekkaya da suçlamaları reddederek kendini şöyle savundu: “Bir kaza kırım incelemesi yapılıyorsa, savcılık girmeden hiç kimsenin o bölgeye girmesine muhafaza edilmez ve çevresi emniyet şeridi içerisinde alınır. Ancak maalesef bu kaza soruşturma heyetimiz en düşük ifadeyle görevi suistimal etmiş ve vazifelerini yeterince yerine getirmemiştir. Daha sonra köylülerin ahırlarından helikopterin kapısı ve parçaları çıkıyor. Üzerimize atılan en büyük iftira, GPS cihazlarıdır. KSK’nın kendi üyesi fotoğraflıyor, bu helikopterin bakımını yapan teknisyeni de yanında götürüyor ve teknisyene ‘Bu cihaz nedir?’ diye soruyorlar, o da ‘Helikopterde kullanılan Skymap III-C cihazı’ diyor. Bu el kadar GPS’i karın içerisinde bırakıp gidiyorlar, 2 gün sonra geldiklerinde de bu vardı yoktu. Orada kim vardı? Askerler vardı, askerler çalmıştır. Yani böyle bir suçlamayla karşı karşıya kaldığım için üzülüyorum. 15 yıldan beri yargılanıyorum ve bu adamlar çok rahat bir şekilde gezip tozuyorlar. ‘Helikopterin kayıtlarında yok’ dedikleri Argus için de ‘Tutanak tuttuk’ diyorlar. Argus da helikopterin kayıtlarında yok, helikopterin bulunmasını sağlayacak ELT cihazının da kayıtları yok. Şirketin kendi pilotu zaten bir ay önce ‘Bu helikopterde ELT’siz uçtuk’ diye ifadesi var.”
Yazıcıoğlu ailesinin avukatı Kemal Yavuz, bir önceki duruşmanın olduğu tarihte ana soruşturma dosyası kapsamında Diyarbakır BİKİM’de keşifte olduklarını belirtti. Keşifte yapılan tespitleri anlatan Yavuz, “Ondan önce Erzurum Dumlu Radar Mevzi Komutanlığı’nda 14 Şubat 2014’te bir keşif yapılmıştı. Burada elde ettiğimiz verilerde 590 Nat süratle, yani ses hızından yüksek bir süratle askeri jetin helikopterin bulunduğu alana daldığı, daldıktan sonra da radarlardan kaybolduğu tespit edildi. Daldığı an, tam da helikopterin düşme anına denk gelen bir dalış olduğu saptanmıştı. Bu askeri jetin helikoptere etki edip etmediğiyle ilgili 2014’teki keşifte etki mesafesine girmesinin muhtemel olduğu tespit edilmişti. Ancak daha sonra bu celse arasında yaptığımız keşifte Erzurum Dumlu’da bu görüntülerin kaybolduğunu, görüntülerin üzerinde oynama yapılarak 30 kilometre güneyden uçuşu gösterdiklerini tespit ettik. Bu görüntüler, yansıtmalarla çeşitli radar merkezlerine geçiriliyor. Ama bunun asıl aktarılması gereken yer Diyarbakır BİKİM. Erzurum Dumlu’da delili bir merkezin yok ettiği anlaşıldı. Diyarbakır BİKİM’e gittiğimizde 4 Nisan’da görüntülerin muhafaza edildiği bu hard diskin imha edildiğine dair tutanağını gördük. Bunu yapanlar kim? Bu unsurlarla baktığınız zaman tek tek FETÖ’ye ulaşıyorsunuz. Orada ulaşıyorsunuz, Erzurum’da ulaşıyorsunuz, hava kuvvetlerinde ulaşıyorsunuz. ‘O eskidendi, artık öyle değil’ diyeceksiniz ama öyle de değil yani; baktığınız zaman TSK’da olmak üzere özellikle hava kuvvetlerinde yüzde 70-80’e varan FETÖ yapılanmasının tam olarak temizlendiği de söylenemez.”
Ebubekir Semih Yüksekkaya’nın avukatı Zafer Tınazcı, müvekkilinin 15 yıldır suçsuz yere yargılandığını ve suçsuzluğunu kanıtlayan delillerin dosyada mevcut olduğunu belirtti. Tınazcı, “Helikopterin üstünde Argus ve Skymap III vardı ve bunlar çalındı. Bu Argus’u savcılık araştırdı, Amerika’ya yazdı ‘Var mı üzerinde?’ dedi, yok. Türkiye’deki tüm hava araçlarının üzerindeki tüm cihazlar Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’ne bildiriliyor ve oradaki listeye baktığımızda Argus yok. Bakım kayıtlarında yok. Meclis araştırma komisyonu şirketin genel müdürünü çağırıyor ‘Helikopterde hangi cihazlar vardı?’ diye soruyor ama Argus yok. Argus’un var olup da kaybolduğu nereden ortaya çıkıyor? Ferudun Seren’in beyanından ‘Biz gittiğimizde vardı, sonra kayboldu’ diyor. ‘29’unda vardı, 31’inde yoktu’ diye tutanak tutuyor ama duruşmada ’29’unda ben gitmedim’ diyor. Bu adamın tuttuğu tutanakla müvekkilim 15 yıldır yargılanıyor. İddiaya göre bu Argus var ve çalınmış. Ancak Argus’un varlığını ortaya koyan hiçbir delil yok. Kar üzerinde çekilen fotoğrafta kokpitte Argus yok ama daha sonra oda ortamında çekilmiş fotoğrafta oraya Argus tutturulmuş. O resmi incelediğimizde bütün göstergeler sağlam ve yerinde. Bir tek Argus cihazı vidaları sağlam olarak hafif yerinden çıkmış gözüküyor. Ne hikmetse helikopter dağa çarpıyor ve vidalarında tek bir yamulma olmadan cihaz yerinden oynuyor, diğer göstergelerin hiçbirinde hiçbir şey yok” şeklinde ifadelerde bulundu.
Duruşmanın sonunda, mahkeme heyeti davayı 14 Şubat 2025’e erteledi.
Davanın ardından CHP Genel Başkan Yardımcısı Murat Bakan ile Milli Yol Partisi Genel Başkanı Remzi Çayır, konu hakkında açıklamalarda bulundu. Murat Bakan, Muhsin Yazıcıoğlu davasının 15 yıldır sürdüğünü ve üzerinde bir sis perdesi olduğunu belirterek, “CHP olarak başından beri süreci takip ediyoruz. O dönemin Genel Başkanı Deniz Baykal’ın, arkasından Kemal Kılıçdaroğlu’nun bugün de CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in bu davayı takip ettiğini ve biz partimiz adına Sayın Genel Başkan Yardımcım Sevgi Kılıç’la beraber burada olduğumuzu, adaletin tecellisi için, hakikatin ortaya çıkması için buradayız. Remzi beyler yol arkadaşı ama biz siyasal olarak aynı düşüncede olmadık hiçbir zaman Muhsin Yazıcıoğlu’yla. Ancak Muhsin Yazıcıoğlu cinayeti, suikastı her neyse bu sis perdesinin aralanmasının Türkiye’nin faydasına olduğunu düşünüyoruz. Biz Gezi tutukluları için de adalet istiyoruz, Tayfun Kahraman için de adalet istiyoruz, Muhsin Yazıcıoğlu’nun ailesi, sevenleri, yol arkadaşları için de adalet istiyoruz, Sinan Ateş için, onun ailesi için, sevenleri için de adalet istiyoruz. Türkiye’de nerede bir hukuksuzluk varsa, adaletsizlik varsa, yargıda sürüncemede kalan bir dava varsa o davanın takipçisiyiz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak. Bugün de bunun için geldik. 15 yıl süren bir soruşturma olmaz, dünyanın hiçbir yerinde. Yani olayın olduğu tarihten bu yana ana soruşturma 15 yıldır açık, ne dava açılıyor ne soruşturma bitiriliyor. Her nedense sanki yukarıdan bir el, bir yargılama olmasın, bu sır perdesi aralanmasın, gerçekler ortaya çıkmasın istiyor ama gerçeklerin ortaya çıkma gibi bir huyu vardır. Ve biz bu gerçek ortaya çıkıncaya kadar adalet yerini buluncaya kadar hem ailenin yanında olacağız hem de bu davanın takipçisi olacağız” dedi.
Remzi Çayır da davanın sonuna kadar takipçisi olacaklarını ifade ederek, “15 yıl geçti. Üzülerek ifade edelim ki; aynı sözleri duymaktan, aynı sonuçlarla karşılaşmaktan bıkmış olabiliriz ama usanmayacağız. Ve bu sonucun adalete ulaşması için ne gerekiyorsa onun yapılacağı hususunda hiç kimsenin tereddüdünün olmaması gerekir. Yani bizler onun yol arkadaşları, dava arkadaşları hiçbir zaman usanmayacağız, bıkmayacağız, yeter demeyeceğiz, nereye varırsa oraya doğru hareketleneceğiz ve adaleti eninde sonunda bulmak için çabanın içinde yer alacağız. Bugün burada yanımızda bulunan gerçekten davaya destek veren ve ‘Adalet arayışında biz de varız’ diyen CHP Genel Başkan Yardımcısı Murat Bakan Beye ve Sevgi Kılıç Hanımefendiye huzurlarınızda teşekkür ederiz. Gösterdikleri hassasiyetten dolayı zira hepimiz bilmeliyiz ki bu topraklarda hangimize ne haksızlık yapılırsa yapılsın bir başkası sahip çıkmadığı müddetçe beraber yaşama iradesi olamaz ve adalet sağlanamaz” şeklinde konuştu.
Malatya’daki 5,9 Büyüklüğündeki Deprem Hakkında Açıklamalar