35,0231$% 0.09
36,7321€% 0
44,5402£% 0.12
2.969,35%-0,14
2.638,53%-0,18
9.915,76%-0,95
Öylesine gösterişli bir fiziksel görünümü vardı ki herkes onu “afet-i devran Neriman” olarak tanırdı. Gerçekten de kendi döneminde onunla başa çıkabilecek bir rakibi yoktu. Sonra ekranlar renklendi ve bu kez TV aracılığıyla evlere konuk olmaya başladı. Yaşı ilerlemişti ama o, yıllara meydan okumaya devam ediyordu. Türkiye’de TV ekranlarının ilk yerli dizisi olan Aşk-ı Memnu dahil olmak üzere pek çok dizi için kamera karşısına geçti. Fakat zamanla sağlığı bozuldu ve zor bir hastalığa yakalandı. Günümüzden tam 25 yıl önce, bir 24 Ekim günü bu dünyadaki serüvenini tamamladı.
24 EKİM: UNUTULMAZ BİR OYUNCUNUN ÖLÜM YIL DÖNÜMÜ
Ölümünün 25’inci yıl dönümüne sadece birkaç gün kala, hem Yeşilçam’ın bu unutulmaz yıldızını bir kez daha analım hem de Türk sinemasının altın çağlarına doğru bir yolculuğa çıkalım istedik. Yukarıdaki satırlarda anlattığımız bu ünlü oyuncu, bir değil birkaç kuşağın hafızasında silinmez izler bırakan Neriman Köksal’dır. O da Yeşilçam’daki “takma isim” akımının izinden gidenlerden biriydi. Gerçek adı Hatice Kökçü yerine Neriman Köksal adıyla tanındı ve kariyerini bu isim üzerine inşa etti. Hafızalara da o şekilde kazındı.
Usta oyuncu, 17 Mart 1928’de İstanbul’un Rami semtinde dünyaya geldi. Çocukluğu Feriköy’de geçti. Henüz küçük yaşlarda babasını kaybeden Köksal, hayatında birçok zorlukla karşılaştı.
BİR GÜN İSTİKLAL CADDESİNDE YÜRÜRKEN HAYATI DEĞİŞTİ
Bilenler bilir; bazı ünlülerin bugün bulundukları yere gelmeleri, gerçekten de kelimenin tam anlamıyla tesadüflerle olur. Bazıları alışveriş merkezlerinde, bazıları ise sokakta yürürken dikkat çeker ve keşfedilir. Neriman Köksal’ın durumu da tam olarak böyleydi. Bir gün Beyoğlu’nda, İstiklal Caddesi’nde yürürken gösterişli fiziği sayesinde, Türk sinemasının unutulmaz yönetmenlerinden Metin Erksan’ın dikkatini çekti. O sırada Erksan’ın ağabeyi Çetin Karamanbey, bir film çekmeye hazırlanıyordu ve Erksan, bu 22 yaşındaki güzel kadınla konuşup onu ikna etti. Takvimler 1949 yılını gösteriyordu. Böylece Neriman Köksal’ın sinema serüveni başlamış oldu. Karamanbey’in yönettiği Çete adlı filmde Rus Prensesi Nina’yı canlandırdı.
‘BEN ARTİSTLİK YAPAMAM’ DİYE KARŞI ÇIKTI
Köksal, Hürriyet gazetesine verdiği bir röportajda o gün olanları şöyle anlattı: “Bir gün Beyoğlu’nda yürürken baktım, iki adam beni takip ediyor. Ben de çok alımlıyım, herkes dönüp bakıyor. O gün de üstümde siyah tayyör var, yakası kürklü. Adamlar Park Otel’in arkasındaki evimize kadar geldiler. Meğer biri yönetmen Çetin Karamanbey’miş. Beni Refik Halit Karay’ın ‘Çete’ romanındaki Rus prensesi Nina rolü için beğenmişler. Sene 1949.” Kendilerini tanıtıp kartlarını ona uzatınca Köksal onları “Ben artistlik yapamam” diye terslemiş. Ama o kadar ısrar etmişler ki, o da artık reddedememiş.
O İLK DENEYİMİNDE ÇOK HEYECANLANDI
Yeşilçam, yeni ve dikkat çekici bir yıldız kazanmıştı ancak Köksal, o ilk filminde çok heyecanlanmıştı. Bu nedenle seti bırakmak istedi, ama sonuç olarak o filmde oynadı. Bu şekilde hayatı tamamen değişmiş oldu. Köksal, zorlandığı o ilk filminin ardından setten sete koştu ve adını Yeşilçam’ın unutulmaz yıldızları arasına yazdırdı. Kimi zaman aynı gün birkaç tane sete giderek 400’den fazla filmde rol aldı.
FOSFORLU CEVRİYE OLARAK HAFIZALARA KAZINDI
Birçok filmde oynasa da en çok hafızalara kazındığı ve yıllarca ismiyle anıldığı karakterlerden biri Fosforlu Cevriye oldu. Suat Derviş’in romanından uyarlanan 1959 yapımı Fosforlu Cevriye, Neriman Köksal’ın en unutulmaz filmlerinden biriydi. Ondan sonra hem bu filmin ismi hem de güzelliğine övgü niteliğinde takılan “afet-i devran” yani “zamanın güzeli” unvanıyla anıldı.
‘KABADAYI BİR KADINDIM’
Köksal, bir röportajında erkek gibi büyüdüğünü, her çantasında mutlaka bir tespih taşıdığını belirterek, kendisini “Kabadayı bir kadınım” şeklinde tarif etti. Tiyatrodan hoşlanmadığını ve gelen teklifleri de reddettiğini ifade eden Köksal, buna rağmen 1965-1966 yıllarında Sadri Alışık ve Hulusi Kentmen ile sahneye çıktı. Zeki Müren sayesinde yaklaşık 10 yıl sahnelerde şarkı söylerken unutma korkusuyla şarkı sözlerini zaman zaman avucunun içine yazdığını belirtti. İşinde çok dikkatli ve titiz çalışan, bir dönem günde ortalama 3 film için setten sete koşan oyuncu, katıldığı bir televizyon programında rolleri, setleri veya elbiseleri hiç karıştırmadığını söyleyerek, “İşimde çok dikkatliyimdir. Erken yatarım, çok erken kalkarım. Akşamdan da nerede ne taktım, ne giydim hepsini yazarım” demişti.
ANNE ROLLERİNİN ARANAN YÜZÜ OLDU
Neriman Köksal, yaşı ilerledikçe anne rollerinde kamera karşısına geçmeye başladı. Gençlik yıllarında yönetmen Nevzat Pesen ile aşk yaşayan Feridun Kete ile evlenen Köksal, doğal yollarla hiç anne olmadı. Ancak yeğeninin 9 yaşındaki kızını evlat edindi. Yakalandığı kanserle bir yıl mücadele eden Köksal, 1999 yılının 24 Ekim günü bu dünyaya veda etti. Geride de rol aldığı filmleri ve dizileri kaldı.
Yeni kuşaklar Aşk-ı Memnu denilince, Kanal D’nin efsane dizisini hatırlayacaktır. Ama ondan yıllar önce, 1975’te usta yönetmen Halit Refiğ tarafından beyaz ekrana uyarlanmıştı. Halit Ziya Uşaklıgil’in unutulmaz eserinde Firdevs Hanım’ı Neriman Köksal canlandırdı. Bihter rolünde Müjde Ar, Nihal rolünde de Itır Esen vardı.
Dedemin Gözyaşları – Sihirli Piyano Kitabının Gala Gecesi