34,3403$% 0
36,2703€% 0.03
43,6354£% 0.01
2.834,80%0,03
2.565,18%-0,08
9.420,42%1,29
◊ “Peaky Blinders”ı sahneye taşıma fikri nasıl gelişti?
Peaky Blinders festivali kapsamında 12 dakikalık bir dans parçası oluşturma fikri ilk olarak aklımıza geldiğinde, BBC’den bir tanıdığımız, dans topluluğu Rambert ile tanışmamızı önerdi. Rambert ile yapmış olduğumuz bu tanışma, projeye katılmalarını sağladı. O sıralarda “Peaky Blinders”ın 5. sezonunu yazıyordum ve senaryoya Tommy Shelby’nin Rambert’i evine davet ettiği bir sahne ekledim. Dizi genelinde müzik, insanların hareket tarzları ve giyim stilleri gerçekten büyük bir öneme sahip; bu nedenle, dansın bu hikâyeye çok uygun olduğunu düşündüm. Rambert’in sanat yönetmeni Benoit Swan Pouffer ile birlikte tam anlamıyla bir gösteri oluşturabileceğimizi fark ettik. Benoit ile çalışmaya başladık ve proje giderek büyüdü. Harika iş birlikleri yaptık ve çok kaliteli müzikler bulduk. Gösteriyi provada izlediğimde, ortaya çıkan işin kalitesine inanamadım. Birmingham’da seyirciye karşı ilk kez sahnelenişini izledim; izleyiciler ayakta alkışlayarak salonu inlettiler ve şimdi gösteri her yere yayılıyor.
◊ Senaryo yazma süreci nasıl ilerledi?
Senaryoyu, diyalog olmadan uzun bir hikaye gibi yazdım, hafif bir anlatı ekleyerek. Birinci Dünya Savaşı’ndan ve tünelden çıkan askerlerden başladım; onların nasıl görüneceğini ve hareket edeceğini hayal ettim. Aynı zamanda bu hareketlerin onlara nasıl hissettireceğini de düşündüm. Neredeyse bir senaryodan çok bir rüya gibi yazdım.
◊ “Peaky Blinders”ın anahtarlarını başka bir yaratıcıya teslim etmek nasıl bir duygu?
Benoit gibi birinin projeye dâhil olması, benim için büyük bir rahatlama kaynağı. Sanki senaryoyu yetenekli bir yönetmene teslim etmek gibi; yaptığınız şeyin alınıp daha da iyi hale getirileceğini biliyorsunuz. Daha önce deneyimlemediğiniz şeyleri yapmanın çok önemli olduğuna inanıyorum, yoksa işler sıkıcılaşır. Bu nedenle insanlara “Peaky Blinders”ın dans yoluyla sunulacağını söylemek gerçekten güzel bir duygu.
◊ Benoit ya da Rambert’ten ve hikâye anlatımı sanatından bir şeyler öğrendiğinizi düşünüyor musunuz?
Evet, kesinlikle. Bazen kelimelerin sıkışıklık yarattığını görüyorsunuz. Bunun yerine dansla oldukça hızlı bir şekilde duygularınızı ifade edebiliyorsunuz. Dansın en ilginç yanı, hepimizin hayatında bu sanatın bir parçası olmasıdır; çünkü hayatlarımızda her zaman bir dans var.
◊ Bu eserle yeni bir kitleye ulaşmak heyecan verici mi?
Kesinlikle öyle! Bu projeyi yapmamızın nedenlerinden biri de bu. “Peaky Blinders”ın belirli bir sınıfa ait olmaması, benim için büyük bir gurur kaynağı. Farklı geçmişlerden gelen insanlardan oluşan bir kesit sunuyor. İnsanlar ‘dans’ yazan bir kapıdan geçmeyebilir ama ‘Peaky Blinders’ yazan bir kapıdan geçebilirler; böylece o ortamdan yeni kitlelerle bağlantı kurma fırsatımız doğuyor.
◊ “Peaky Blinders: The Redemption of Thomas Shelby”nin erişilebilir bir gösteri olduğunu düşünüyor musunuz?
Kesinlikle çok erişilebilir olduğunu düşünüyorum. Hikâye net ve insanları şaşırtmayı planlamıyoruz. Neler olup bittiğini olabildiğince açık bir şekilde anlatıyoruz ve bu, kendi başına oldukça gizemli bir yapı oluşturuyor. Bana göre, insanın neler yapabileceğini görmek gerçekten etkileyici; dansçıların hareket etme şekli ve birbirleriyle etkileşimleri, kendilerini bu projeye adadıklarını gösteriyor. Bir hikâye anlatmak için insan bedenlerinin kendilerini son noktaya kadar zorlamasını görebilmek bence inanılmaz bir şey.
◊ “Peaky Blinders: The Redemption of Thomas Shelby”yi üç kelimeyle tanımlayacak olsanız, ne olurdu?
Romantik, trajik ve ilham verici.
Kaynak: Hürriyet
Ünlü Çift Simon ve Yasmin Le Bon’un Torun Sevinci