Prenses Leonor’un Askeri Dönüşümü ve Kraliyet Ailesinin Geleceği

0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Prenses Leonor’un Askeri Dönüşümü

Son bir yıldır Prenses Leonor, kelimenin tam anlamıyla “çakı gibi” bir asker haline geldi. Bu özellikleri sayesinde ailesinin en çok ilgi çeken ve en geniş hayran kitlesine sahip üyesi oldu. Geçen hafta sonu katıldığı bir etkinlikte, kameralar karşısına geçti ve yine milyonların gözleri onun üzerindeydi.

Askeri Törenin Yıldızı Oldu

Eğer onun her hareketini ve hayatındaki gelişmeleri yakından takip eden bir hayranıysanız, İspanya’nın gelecekteki kraliçesi Prenses Leonor’dan bahsettiğimizi biliyorsunuzdur. Geçen yıl ekim ayında 18 yaşına giren Leonor, bir buçuk yıldır askeri eğitim alıyor. Öncelikle Zaragoza Askeri Akademisi’nde kara kuvvetleri eğitimi gören Leonor, ardından kısa bir mola verdi ve yaz tatili sona erdiğinde bu kez deniz kuvvetlerindeki eğitimine başladı. Yaz aylarında, kardeşi Sofia ile birlikte Paris’teki Olimpiyat Oyunları’nda ülkesini temsil eden Leonor, önceki gün de İspanya’nın önemli askeri etkinliklerinden birinde annesi Kraliçe Letizia ve babası Kral Felipe ile birlikte konuklarını ağırladı.

Bu Yıl Denizci Üniforması Giydi

Geçtiğimiz sene kara kuvvetlerinin yeşil üniformasını giyen Leonor, bu yıl denizci olduğunu belirten lacivert üniformasını tercih etti. Uzun sarı saçlarını geriye topladı ve yüzünden gülümsemesini ya da ciddi ifadesini eksik etmedi. Anne ve babası yanında olmasına rağmen, Leonor törenin yıldızı olmayı başardı. Babası Kral Felipe’nin, tören boyunca kızına yönelttiği gurur dolu bakışlar dikkatlerden kaçmadı. Prenses Leonor, ülkesinin ulusal gününde tarihe geçerek ilk kez babası Felipe ile birlikte selamlaşmaya katıldı. Kendilerine ayrılan locada, Felipe ve Letizia ile yan yana oturan Leonor, tıpkı babası gibi ayağa kalkarak önünden geçen askeri birlikleri selamladı. Daha sonra Madrid’deki kraliyet sarayında düzenlenen resepsiyonda ev sahipliği yaptı. Leonor, o gün babası Felipe ile birlikte, ülkelerine hizmet ederken trajik bir şekilde hayatlarını kaybedenler anısına defne yapraklarından oluşan bir çelenk koydu.

Kral Felipe ile büyük kızı Leonor’un tören boyunca birbirlerine bakışları, kameralara yansıdı. Felipe’nin, hiç erkek çocuğu olmadığından, bakışlarında gelecekte tahtını bırakacağı veliaht kızına olan güven ve gurur okunuyordu. Leonor’un gözlerinde ise babasına duyduğu derin sevgi mükemmel bir şekilde gözler önüne seriliyordu.

Leonor, bu yaz ilk kez yalnız başına yurt dışına çıktı ve komşu ülke Portekiz’e gitti. Resmi bir törenle karşılandı.

Prenses Leonor, son dönemde dünyanın en iyi giyinen ve en çok ilgi gören ünlü kadınlarından biri olan annesi Kraliçe Letizia’yı bile gölgede bırakmaya başladı.

Hayranlarına Göre Askerlik Ona Yaradı

Zamanı geldiğinde ülkesinin tahtına geçecek olan Leonor, askeri eğitimine başladıktan sonra dış görünüşünden duruşuna kadar birçok değişim yaşadı. Genç yaşlarında fazla kilolarından dolayı eleştirilen Leonor, aldığı eğitim sayesinde daha sağlıklı ve formda bir görüntüye kavuştu. Hayranlarına göre, askeri eğitim Leonor’a çok şey kattı. Artık usul usul kendi kanatlarıyla uçmaya başlayan Prenses Leonor, geçen yaz ilk kez yalnız başına uluslararası bir geziye çıktı. Çevre koruma ve iklim değişikliği konularında bir etkinlik için komşu ülke Portekiz’i ziyaret etti ve orada resmi bir törenle karşılandı. Ayrıca, Paris’teki Olimpiyat Oyunları’nda da kardeşi Sofia ile birlikte İspanyol sporcuların müsabakalarını takip etti ve onlara kaldıkları kamplarda ziyarette bulundu.

Tahta Geçince Tarih Yazacak

Avrupa’da babalarının tahtlarına geçecek veliaht prensesler kuşağından olan Leonor, günü geldiğinde 150 yıl sonra tarihi bir olaya imza atmış olacak. Ancak bu durum, sadece tahta geçmesiyle sınırlı kalmayacak. Leonor, tahta geçtiği gün, ülkesinin son 150 yılında hükümdar olan ilk kraliçe unvanına sahip olacak. Tıpkı bugün “dünyanın tek gerçek kraliçesi” olarak anılan Danimarka Kraliçesi 2. Margrethe gibi. Leonor’dan önce, dört kuşak öteden büyük büyükannesi Isabella II bu görevi üstlenmişti. Doğuştan prenses olan Isabella, 1833 yılında tahta çıkarak 1868 yılına kadar bu görevini sürdürmüştü.

İki Genç Prenses Can Simidi Oldu

Aslında Prenses Leonor ve kardeşi “yedek prenses” Sofia, son yıllarda tatsız olaylarla sarsılan İspanyol kraliyet ailesi için bir can simidi olma rolü üstlendi. Leonor’un dedesi, eski kral Juan Carlos’ın adının karıştığı yolsuzluklar, karısı Sofia’yı herkesin gözü önünde aldatması ve bu nedenle tahtını oğlu Felipe’ye beklenenden daha erken bırakıp Abu Dabi’de yaşamaya başlaması gibi olaylar, kraliyet ailesinin itibarını sarsmıştı. Son olarak Kral Felipe’nin karısı Kraliçe Letizia’nın eski sevgilisinin ortaya attığı “Letizia hamileyken bile benimle görüşüyordu” söylentileri, ailenin itibarını zedeleyen başka bir örnek oldu. İşte tüm bu olumsuz durumlar karşısında, Leonor bir parlayan yıldız gibi ortaya çıktı.

Ailenin Vitrin Yüzleri

Elbette İspanyol kraliyet ailesi, bu iddialara yanıt vermedi. Hiçbir şey olmamış gibi hayatına devam etti. Sonuç olarak, bu yıl Kral Felipe’nin tahta çıkışının 10’uncu yıl dönümü kutlamaları, tüm bu iddiaların gölgesi altında başladı. İspanyol kraliyet ailesi, Letizia’nın sadakatsizliğine dair iddialara doğrudan yanıt vermemiş olsa da, bu konuda gerekli adımları atarak ailenin geleceği olan bir yüzü “vitrine sürdü.” Yani Felipe ile Letizia’nın büyük kızı, geleceğin kraliçesi Prenses Leonor, planlı bir şekilde ön plana çıkarıldı. Böylece Bourbon ailesi, bu iki genç prenses sayesinde ülkesinin gelecek nesilleriyle arasında bir köprü kurmuş oldu.

Ona Gösterilen İlgi Ailesinin de Hoşuna Gidiyor

Leonor’un, geçen yıl kutlanan 18’inci doğum gününden hemen önce halkın gözü önüne daha çok çıkmaya başlaması ve daha aktif roller üstlenmesi, ailenin itibarını yeniden inşa etme çabasının bir parçasıdır. Bir yandan adım adım askeri eğitimini sürdürürken, diğer yandan aile görevlerini aksatmayan Leonor, son yıllarda ailesi hakkında dolaşan olumsuz iddialara karşı ailenin etkili bir silahı haline geldi. Bu konuyu takip eden birçok kişi ve kraliyet uzmanları, Leonor’un bu kadar ön plana çıkarılmasını bir tesadüf olarak görmüyor.