34,5521$% 0.2
36,0402€% -0.54
43,2711£% -0.67
2.997,91%1,23
2.692,39%0,78
9.491,99%1,33
Son dakika haberi: Baykar Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Bayraktar, Kanal7 Ankara Temsilcisi Mehmet Acet’in sunduğu Başkent Kulisi Özel Yayınına katıldı. Adana’da düzenlenen Teknofest’te yapılan programda Bayraktar, moderatör Mehmet Acet ve Ülke TV Genel Yayın Yönetmeni Hasan Öztürk’ün sorularını yanıtladı.
Bayraktar’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
Teknolojinin gelişimi artık bir tsunami gibi, ancak bu durum daha olumlu bir anlamda. Her alanda teknolojik bir kuşatma altında kalıyoruz. Bunun yanı sıra, kardeş coğrafyalara da ilham vererek, bu festivallerin birer teknoloji festivali olup olamayacağı sorusu gündeme geliyor. Ülkemizde müzik ve sinema festivalleri var. Futbol da festival havasında takip ediliyor. Bizler için bu festivali düzenlerken benzer bir soru gündeme geldi. Ancak beklediğimizden çok daha büyük bir ilgiyle karşılandık. Milletimiz, bu dip dalgaya destek verdi. Ülkemiz ve medeniyetimiz adına umutlarımız her yıl yeniden yeşeriyor. Burada binlerce gönüllü ve 140’tan fazla paydaş ile inanılmaz bir motivasyon görüyoruz. İnsanlar, ‘bizler çektik, bizden sonraki nesiller hak ettiği yere gelsin, milletimiz medeniyetler yarışında hak ettiği kulvarda olsun’ anlayışıyla hareket ettiler. Belki de bir çocuk buraya gelerek bir uçağa dokunacak, ve bu, ülkemizin uzay programını inşa edecek o çocuğa ulaşmak için bir vesile olacak.
TEKNOFEST SOSYAL DÖNÜŞÜM RÜZGARI
Roket yarışmamız var. İleri düzey iniş yarışması, dünyada yalnızca ABD’de düzenleniyor. Türkiye, uzayda hak ettiği yerde değilken, bugün Allah’a şükür, dünyaya damga vuracak markalara sahip. Baykar, dünyanın en büyük insansız hava aracı şirketi. Uzayda da bir iddia yükseltiyor. Roket yarışmalarına binlerce öğrenci katıldı. ‘Acaba ne kadarı Roketsan’a, hava savunma silahları ve uydu araçlarına istihdam oldu?’ diye düşündük. Başvuru kalitesi çok arttı. Bir müzisyen, 20 yaşından sonra konservatuvara gittiğinde, ufacık yaşta başlayan kişiyle fark olacaktır. Benim de benzer bir hikayem var. Küçük yaşta babam sayesinde bu alana merak sardım ve bu merakım hiç geçmedi. İmkanı olmayan çocukların bile gelip bir uçağa dokunabilmesi için köylerden binlerce çocuğumuzu Teknofest alanına getiriyoruz. Bu, Baykar olarak üstlendiğimiz bir sorumluluk. Teknofest, sosyal dönüşüm rüzgarını barındırıyor. En gencinden en yaşlısına kadar bu rüzgarı hissediyoruz.
İSRAİL’İN FİLİSTİN VE LÜBNAN’A SALDIRILARI
(Orta Doğu’da ne oluyor, bu ateş bize kadar gelir mi?) Öncelikle, adeta bebeğini öldüreceğim, süt emiyorsa annesini öldüreceğim diyen bir anlayışla, bunu dine dönüştüren bir inançla karşı karşıyayız. İnsanoğlunun tarihine baktığımızda, 200 bin yılda böylesine vahim bir tablo çok az görülmüştür. Modern bir çağda, dünyanın küresel ölçekte birbirine bağlı olduğu bir dönemde bu durum, çok vahim bir tablo oluşturuyor. Özellikle bu bakış açısı ve inançların sürüklediği sonuçlar, olayların doğal bir sonucudur. İnsanoğlunun bugüne kadar inşa ettiği tüm müesseseler, yazılı kurallar, değerler hiçe sayılıyor. Bebeğin öldürüldüğü bir din anlayışı, böyle bir tanrı anlayışı mümkün mü? Böyle bir dünya olamaz. ‘Biz, herkesten üstünüz, diğerleri insan bile değil’ yaklaşımı, dünyada hüküm sürmeye başlayacaksa, bu dünyanın sonu karanlık olur.
Bugün geldiğimizde, sizlerin de ifade ettiği gibi İsrail’in saldırılarına karşı İran’ın füzelerle yanıt verdiğini görüyoruz. Ancak hava savunma silahlarının bu saldırılara tam anlamıyla müdahale edemediğini gözlemliyoruz. Hava savunma sistemlerinin salvolar halinde gelen bir taarruza karşı koyması pek mümkün değil.
(İran amacına ulaştı denilebilir mi?) Teknik anlamda başarılı olduğunu düşünüyorum. Ne kadar zarar verdiğini ise bilemiyorum.
(Teknik olarak o füzelerin fırlatılması, sürü halinde gönderilmesi bir başarıdır diyorsunuz.) Benim anladığım kadarıyla büyük kısmı hedefe ulaşmış.
(Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, ‘Filistin ve Lübnan’dan sonra İsrail’in gözünü dikeceği yer vatan topraklarımızdır’ açıklaması.) Bu, insanlık için büyük bir tehdit. Varoluşsal bir tehdit. Dolayısıyla sadece bir Müslüman olarak değil, insanlık açısından da bakıldığında bu durumun hepsine aykırı olduğunu değerlendiriyorum. Makul insanlar da böyle bir şeyin olamayacağını söyler.
Bebekler, insanoğlunun en masum varlıklarıdır. Asla onları suçlu tutacak, onlara fatura kesecek bir anlayış, insanoğlu için büyük bir tehdittir. Bu durum, elbette ülkemizi de ciddi anlamda etkiliyor. Milli teknoloji hamlesi, tam bağımsız Türkiye diyoruz. Niçin bunu söylüyoruz? Çünkü, taşıma suyla değirmenin dönmeyeceğini biliyoruz. Eğer bu silahları dışarıdan almış olsaydık, ne olduğunu yaşayarak öğrendik. Bu milli teknoloji hamlesi dalgasını ve Teknofest’i de bu nedenle düzenliyoruz. Bütün bu çaba, siz geleceksiniz diye diyoruz. Bağımsızlık, kendini savunma kapasitesini ifade ediyor. Aynı zamanda, gönül coğrafyasını ve kendi medeniyetimizi savunma kapasitesini de kapsıyor. Bununla birlikte, kendi coğrafyamıza ve insanlığa fayda sağlamak amacı güdüyoruz.
TÜRKİYE’NİN ÇELİK KUBBESİ NE ZAMAN DEVREYE GİRECEK?
Benim bilgim dahilinde Türkiye’nin yeni nesil modern bir hava savunma sistemi geliştirdiği. Hava savunma sistemlerinde ilerleme kaydediyoruz ama henüz bunların büyük çoğunluğunu sahada kullanmaya başlamadık. Türkiye, havacılıkta ve hava savunma sistemlerinde zor bir sürecin hikayesini yaşıyordu. Hava savunma sistemleri adım adım geliştiriliyor. 20 yıl öncesine döndüğümüzde, yüzde 85 oranında yurt dışına muhtaç olan bir ülkeydik. Bugün, kendi projelerimizi dünyaya ihraç eden bir Türkiye’den söz ediyoruz. Bugün itibarıyla hava savunma sistemimiz, mevcut tehditler açısından yeterli düzeyde değil. Ancak bu alandaki çalışmalar; ROKETSAN, ASELSAN gibi kuruluşlarla devam ediyor. TÜBİTAK’ın da bu alanda çalışmaları var.
(Türkiye’nin dışarıdan yan gözle bakılamayacak bir ülke haline gelmesi ne kadar sürer?) Düşünün ki karşıdan size bir mermi geliyor, siz onu vurmaya çalışıyorsunuz. Bu oldukça zor bir durum. Hele manevra yapan bir mermi ise daha da zor. Dolayısıyla sadece hava savunma silahları açısından değil, uzun menzilli balistik füzeler asıl caydırıcı unsurlar olarak karşımıza çıkıyor. Çünkü karşı taraf bunu bildiğinde, bu kadar kolay atış yapamayacaklardır.
TÜRKİYE’NİN ATTIĞI ADIMLARA İÇERİDEN GELEN ELEŞTİRELERİN SEBEBİ
En büyük sorun, öğrenilmiş çaresizlik. Uzaydan bahsediyoruz. Meşhur bir komedyen, ‘ben astronot olacağım’ diyen çocuğa, ‘şimdiden zıpla, anca gidersin’ demişti. Bir örneği olmadığından bu, öğrenilmiş çaresizlik olarak devam etmiş ve alay konusu olmuştur. Türkiye, uzaya astronot gönderdiğinde de uzay turisti denildi. Gençlerimizin hayallerinin içine popçu, topçu değil, astronot da girmeli. Gençlerimiz astronot olma hayali kurmalı. Bunun için çalışmalar yapılıyor. Ancak bu bile zaman zaman alay konusu oluyor. Bu, önemli engellerdendir. Öğrenilmiş çaresizliği büyük oranda yıkmayı başardık.
Baykar, dünyanın en büyük insansız hava aracı markasıdır. Bütün gelirlerinin yüzde 97’si ihracattan gelmektedir. Böyle bir savunma sanayi şirketi olmadığı gibi, çok az teknoloji şirketi bu orana sahip. Bu sayede teknolojilerimizi geliştiriyoruz.
2026’DA 10’DAN FAZLA KIZILELMA GÖK VATAN’DA OLACAK
Akıncı ile 10 ülkeye, Bayraktar TB-2 ile 24 ülkeye ulaştık. İnşallah Kızılelma’nın seri üretimi başladı. 2026’da daha yüksek bir üretim hedefliyoruz, 10’dan fazla olacak.
Kızılelma’nın tüm bileşenleri Türkiye’de üretiliyor, sadece jet motoru Ukrayna’dan geliyor. O konuda da çalışmalarımız var. Önümüzdeki yıllarda yurt dışına bağımlılığımızı azaltmayı hedefliyoruz. 5-6 yıl içinde birkaç tip motoru Kızılelma’da kullanabileceğiz.
İnsansız hava aracı için sürekli eğitim gereklidir.
Satrançta dünyanın en iyi oyuncusunu bilgisayar 20 yıl önce yendi. O oyuncuyu 40 yıl boyunca eğittiniz, o makine ise bir defa yapıldı. Düşünün ki Kasparov’u yetiştirmek 40 yıl sürüyorsa, o yazılım saniyeler içinde öğreniyor. Yazılıma öğrettiğinizde çok sayıda pilotunuz oluyor.
YAPAY ZEKAYA NE TÜR YATIRIMLAR YAPILIYOR?
İnsanlık kalemi keşfetmeden önce, sözle iletişim kuruyordu ve bir sonraki nesle de böyle aktarıyordu. Araya birçok hurafe giriyordu. Bu nedenle insanoğlu çok daha sistematik bilgi birikimi elde etti. Yapay zeka da yeni bir kalemdir. Bir anlamda insanoğlunun bilgiyi çok daha hızlı ve sistematik bir biçimde üretmesine yardımcı olacaktır. Ancak bu aynı zamanda büyük bir güç. İnsanlık, zararına kullanımıyla büyük tehlikelerle karşılaşabilir. Gazze’de olduğu gibi, bir soykırım gerçekleştirmek için kullanılabilir. Bunun yanında insanlık için şifa kaynağı olma potansiyeli de vardır. Eğitim açısından birçok yeni imkan sunabilecek bir teknolojidir.
Bizim insansız hava araçlarımız için geliştirdiğimiz birçok teknoloji var. Uçakları daha akıllı hale getirmeye çalışıyoruz. Silah sistemlerinin otomatik şekilde hedefleri bulup imha etmesi anlamında değil, uçağın emniyetli uçması ve nesneleri tanıması açısından çok daha düşük bir hata oranıyla çalışıyoruz. Hava araçlarımızı tasarlarken, kaç milyon saatte bir hata yapma olasılıklarını dikkate alıyoruz. Bu nedenle, ileri düzey algoritmalarla tasarımlar yapıyoruz. Uçuş emniyeti açısından derinlemesine yapay zeka çalışmaları yürütüyoruz. Çevresel farkındalık, meteorolojiyi algılama, pisti tanıma ve konum bulma gibi çalışmalarımız var. Ayrıca, otomatik bir şekilde araziye veya piste dönebilme algoritmaları üzerinde de çalışmalar sürüyor. Bununla birlikte, açık kaynaklı olarak Türkçe temelli büyük dil modeli üzerinde çalışıyoruz. Bu model, 3 bin kişilik gönüllü bir ekibe sahip.
Çok akıllı bir papağan gibi düşünün; bir konu sorduğunuzda o konu hakkında cevap veriyor. İnsanoğlunun bildiği bütün dillerde konuşabiliyor.
‘Yapay zeka felsefe ve sanatı bana bıraksın, gitsin temizlik yapsın’ diyenler var. Felsefe konusunda çok iyi ama gidip ellerini yıkamasını, çamaşırları yıkamasını istediğinizde robotlar isyan bayrağı açar. İnsanoğlunun en temel işlevlerini yapmaları o kadar kolay değil. Robotlar bu alanda zorluk yaşıyor. Ancak akıl verme konusunda muhteşem sonuçlar alabiliyoruz.
Yapay zeka gelişti, ben de bu gelişmelerin mağdurlarından biriyim. Yapay zeka ile konuşturularak yatırım reklamları verilmiş. Sosyal medya platformları da bu içerikleri kaldırmıyor. Nitelikli dolandırıcılarla ortaklık yapıyorlar.
UZAY ALANINDA NASIL ÇALIŞMALAR YAPILIYOR?
Uzaya fırlatma aracı yapıyoruz ancak bunun gelmesi yıllar alacaktır. Kendi imkanlarımızla takım uydu inşa ediyoruz. Uydu, hava aracından daha karmaşık bir teknoloji değildir. Bu arada, ülkemizin geliştirdiği çok daha gelişmiş uydular da mevcut. TÜBİTAK’ın ve TÜRKSAT’ın geliştirdiği uydularla birlikte çalışıyoruz.
Uydu inşa etmeye çalışıyoruz. Dünyayı bir küre gibi düşünürsek, haberleşme uyduları var. Örneğin, televizyon yayını yapan uydular, dünyayla beraber dönüyor. Buradan yayın uyduya çıkıyor ve sonra yere iniyor. Uzak uydular bunlar. Bir de yakın yörüngede olan uydular var. Çok hızlı dönen ve dünya üzerinde görebileceği alanı dar olan bu uyduların sayısını artırmak gerekiyor. Böylece internet haberleşmesi sağlanabiliyor. Biz, 2 bin 500 kilometre uzağa uydu atacağız. Takipçi değiliz. Ya daha iyisini yapıyoruz ya da çok farklı bir şey üretiyoruz.
TÜRKİYE’NİN KÜRESEL KONUMLAMA SİSTEMİ OLACAK: BAĞIMSIZLIĞIMIZ İÇİN ÇOK ÖNEMLİ
Bizim attığımız uydular, küresel konumlama sistemi olacak. Buraya gelirken telefonunuzu kullandınız. Navigasyon sistemlerini kullanıyoruz. Bu sistemler, yerli ve milli olacak. Hem hassas hem de çok daha ucuza mal edilecek. Dost ve kardeş coğrafyalarla birlikte kullanılacak. Bu teknolojiyi kendi kaynaklarımızla geliştiriyoruz. Akıllı arabaların da bu teknolojiye büyük ihtiyacı olacak. Yeni nesil bir konumlama sisteminden bahsediyoruz. Aynı zamanda, bağımsız bir şekilde kullanmanız da mümkün. Küresel konumlama sistemini uçaklar, deniz araçları da kullanıyor.
Bu yatırım, çok stratejik bir adım olduğu için böyle bir yöne yöneldim. Hızlıca inşa edilmesi gerekiyor; bağımsızlığımız ve egemenliğimiz açısından kritik bir durum.
CEZERİ PROJESİNDE SON DURUM NE?
Tümüyle otomobilin yerini alacak bir proje değil. Öncelikle sportif maksatlarla kullanılacak. Uçan araba dediğimiz araçların çok emniyetli ve yüksek otonomiye sahip olması gerekiyor. Biz, bunun kavramsal prototipini kullandığımızda, 10 yıl içinde gelecek demiştik. Ancak bugünden çalışıyoruz ki o gün geldiğinde geri kalmış olmayalım. Bütün bu ileri düzey otonomi teknolojileri, gelişmeler uçan arabalara hizmet edecek.
BAYRAKTAR TB-3, ANADOLU GEMİSİ İLE NE ZAMAN BULUŞACAK?
(ABD ve İsrail ilk biz yapacağız demesi, Selçuk Bayraktar’ın da ‘yarış olacak’ sözleriyle meydan okuması) Denemelere başlayacak, ardından hızlı bir şekilde envantere girecek. Testi ABD gerçekleştirdi, biz henüz test yapmadık. İlk göreve kim başlayacak, yarış devam ediyor. İsrail’de gelişme oldu mu, ondan haberim yok.
OYUN DEĞİŞTİRİCİ ROLÜ
En fazla yaptığı şey keşif ve istihbarat görevidir. Bu, çağımızda yeni bir kabiliyet olarak öne çıkmaktadır. Ufacık bir platforma birkaç bin kilometreye etki ediyorsunuz. Maliyeti de düşük. Bu işin ekonomisi her zaman önemlidir.
TCG Anadolu ile TB-3 bu yıl içinde buluşmuş olacak, niyetimiz o yönde.
Yüzde 100 tarih vermek istemiyorum ama hedefimiz o yönde. Sürekli seanstayız. Bütün hava araçlarımızın kullanıldığı ülkelerde teknik ekibimiz var. Hepsinden, bir anlamda küresel geri dönüşlerle teknolojimizi geliştiriyoruz.
KANAL7 MEDYA GRUBU’NA TEŞEKKÜR
Sizlere, milli teknoloji hamlesinin merkezi Teknofest’te yol arkadaşı olduğunuz için teşekkürlerimi iletiyorum. Sabah saatlerinde burası çok keyifli bir festival deneyimi sunuyor. Toplu taşımayı tavsiye ediyoruz ziyaretçilerimize. Özellikle hafta sonu çok yoğun olacaktır. Hafta içi erken saatler en uygun saatlerdir. Online kayıt yaparlarsa da daha kolay katılım sağlayacaklardır. Tüm milletimizi Teknofest’e bekliyoruz.
KAYNAK: HABER7
Selçuk Bayraktar’ın Teknofest Açıklamaları ve Türkiye’nin Savunma Teknolojileri Gelişimi