35,1886$% 0.25
36,7928€% 0.99
44,4212£% 0.94
2.968,53%1,33
2.626,92%1,17
9.724,50%-0,42
Türkiye’de doğurganlık oranındaki düşüşün en önemli sebeplerinden biri, ekonomik zorluklar olarak öne çıkmaktadır. Yüksek yaşam maliyetleri, artan kira bedelleri ve çocuk yetiştirmenin getirdiği masraflar, çiftleri daha az çocuk sahibi olmaya yönlendiriyor. Özellikle büyük şehirlerde yaşayan aileler, hem maddi hem de fiziksel kaynaklarını birden fazla çocuk için yeterli görmemekte ve bu durum, aile planlamalarını doğrudan etkiliyor.
Ayrıca, kadınların iş gücüne katılım oranının artması da doğurganlık oranını etkileyen önemli faktörlerden biridir. Kariyer odaklı yaşam tercihleri, kadınların çocuk sahibi olma yaşını geciktirmesine ve çocuk sayısını azaltmasına neden olmaktadır.
Toplumda evlilik yaşının yükselmesi ve evlenme oranlarındaki azalma, doğurganlık oranındaki düşüşte önemli bir rol oynamaktadır. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, Türkiye’de ortalama evlenme yaşı 30’un üzerine çıkmış durumda. Bu durum, genç çiftlerin aile kurma ve çocuk sahibi olma kararlarını ertelemelerine sebep olmaktadır.
Geleneksel aile yapısındaki dönüşüm ve bireyselliğe verilen önemin artması, daha az çocuk sahibi olma tercihinin güçlenmesine katkı sağlamaktadır. Bu noktada, toplumun değer yargılarındaki değişim, aile dinamiklerini de etkilemektedir.
Kadınların eğitim düzeyinin artması, evlenme ve çocuk sahibi olma kararlarını doğrudan etkilemektedir. Eğitimli bireyler, genellikle aile planlamasına daha fazla önem vermekte ve daha az sayıda çocuk sahibi olmayı tercih etmektedirler. Aile planlaması konusundaki farkındalık, çiftlerin çocuk sahibi olma zamanını ve çocuk sayısını daha bilinçli bir şekilde planlamalarına olanak tanımaktadır.
Hükümet, doğurganlık oranındaki düşüşe karşı çeşitli teşvik politikaları uygulamaya koymuştur. Bu politikalar arasında:
Uzmanlar, bu tür politikaların kalıcı bir çözüm sunabilmesi için daha uzun vadeli planlamaların yapılması gerektiğini vurgulamaktadır.
Sosyologlar ve demograflar, doğurganlık oranındaki bu düşüşün Türkiye’nin nüfus yapısını uzun vadede değiştirebileceğine dikkat çekmektedir. Özellikle yaşlanan nüfus sorununun, doğurganlık oranlarındaki azalmayla birlikte daha da belirgin hale gelebileceği belirtilmektedir. Uzmanlar, genç nüfusun azalmasının ekonomik büyüme, sosyal güvenlik sistemi ve iş gücü dinamikleri üzerinde olumsuz etkiler yaratabileceğine işaret etmektedir.
Sonuç olarak, Türkiye’de doğurganlık oranındaki düşüş, birçok farklı boyutu olan karmaşık bir mesele olarak karşımıza çıkmaktadır. Ekonomik koşullar, toplumsal değişimler ve bireysel tercihler, bu durumu etkileyen başlıca sebepler arasında yer almaktadır. Sorunun çözümüne yönelik daha kapsamlı stratejilere ihtiyaç duyulmaktadır.
Kaynak: Timetürk
20 Aralık 2024 Cuma BİM İndirimli Ürünleri