34,3191$% -0.35
36,6238€% 0.4
43,5217£% 0.11
2.827,20%-0,33
2.562,50%0,02
9.389,62%-0,33
Yeni Akit yazarı Kaya, “Türkiye’de yaşayanların etnik kökenlerinin ne olduğu 1965’ten bu yana Nüfus sayımlarında sorulmadığı için kişilerin hangi dine, mezhebe ya da ırka ait olduğunu bilemiyoruz.” ifadesini kullanıyor. Bu durum, Türkiye’de halkın yüzde 99’unun Müslüman olduğu iddialarını sorgulamamıza neden oluyor. Keşke bu oran gerçekten böyle olsaydı; o zaman yeryüzünde yaşanan zulümlere karşı ülke olarak hep birlikte direnebilirdik. Ancak, bu direnişi gösteremediğimiz görülüyor. Eksikliklerimiz, doğru kabul ettiğimiz yanlışlarımızdan kaynaklanıyor.
Türkiye’de halkın gerçekten yüzde 99’u Müslüman olsaydı; Türk ordusu bugün Suriye’de olduğu gibi Gazze’de de varlık gösterir, buralarda savaş değil barış rüzgârları eserdi. Fakat, suskunluğumuz korkudan değil, tarihi okuyamayışımızdan kaynaklanıyor. Eğer iddia edildiği gibi olsaydı, ne “Türkiye, Suriye’den cihatçıları Azerbaycan’a taşıyor, maalesef Türkiye Azerbaycan’a yardım ediyor.” diyen CHP milletvekilleri, ne de topraklarını işgal eden Siyonist İsrail’e direnen Hamas’a “Hamas bir terör örgütüdür” diyen genel başkanlar bu sözleri sarf edebilecek cesaret bulamazdı. Ama buldular! Bu acziyet, bize sunulan bilgiyi doğru sanmamızdan geliyor.
Ülkedeki en yaygın dinin İslam olduğu bilinmekle birlikte, bu dine mensup kişilerin oranına ilişkin yayınlanan veriler ve hesaplar çelişkilerle dolu. Yazının sonunda “Halkın yüzde 99’u Müslüman!” denilen Türkiye için bir hesap da yapacağız. Ancak buna geçmeden önce, bize sunulan bilgilere bir göz atalım:
Genel kanı ise başlıkta belirtildiği gibi “yüzde 99’u Müslüman” şeklindedir. Elbette ki ülkemizde yaşayan Türkiye Cumhuriyeti nüfus cüzdanı taşıyan vatandaşların dinini, ırkını ya da kökenini araştırmak haddimize değil. Ne olursa olsun hepimizin aynı haklara sahip olması gerektiği açıktır. Dışarıdan gelecek bir tehlikeye karşı yek vücut olabilen, ülkeyi bölüp parçalamak isteyenlere karşı ortak bir ses çıkarabilen, ezanın susmaması ve bayrağın inmemesi için mücadele edenler, kökeni ne olursa olsun aynı statüde olmalı.
Şimdi gelelim asıl meseleye… Türkiye’de halkın yüzde kaçı Müslüman? 1914 yılında yapılan nüfus sayımında elde edilen veriler oldukça dikkat çekici. Buna göre:
Müslüman olmayan 3 milyon 476 bin kişi, Ermeni, Rum, Katolik, Protestan, Süryani, Keldani gibi dinlere mensup kişilerden oluşuyor. 1914 yılında toplam nüfus 18 milyon 50 bin 016 iken, 1927’deki sayımda nüfus 13 milyon 648 bin 270 olarak belirlenmiştir. Yani nüfus ortalama 5 milyon civarında azalmıştır. Çanakkale’de savaşlarda binlerce şehit vermemiz ve yeni sınırların çizilmiş olması, bu azalmaya gerekçe gösterilebilir.
Müslüman nüfus içerisinde, Müslüman olmayan ama Müslüman olarak kaydedilen büyük bir grup vardır; bunlar Sabataycılardır. 1914’te de 1927’de de Müslüman olarak kaydedilen gizli Yahudilerdir. Fazla rakamlarla konuyu dağıtmak istemiyorum. On milyon Müslüman (Sabataycılar hariç) ve 3 milyon beş yüz bin gayrı Müslim bu topraklarda yaşamıştır. Bu tabloya göre, Türkiye’nin bugünkü 85 milyon vatandaşının yaklaşık %35’i gayrimüslim görünmektedir. Müslümanlar ise %65 oranındadır.
Müslüman görünen Sabataycıları, ateistleri, deistleri, agnostikleri ve “benim kalbim temiz!” diyenleri, “babaannem de başını bağlıyordu” diyenleri, yüzde 65’in içinden çıkarıp gayrimüslimlere eklediğimizde, ne kadar çok olduklarını göreceğiz. “Türkiye’de halkın yüzde 99’u Müslüman!” yalanının, kendilerini bizden göstermeye çalışan büyük bir grup tarafından ortaya atıldığını düşünüyorum. Gerçekten bu kadar çoklar mı? Eğer öyleyse, nerede bu Müslüman gibi görünen ve Müslüman olmayan Türk vatandaşları? Onları her gün zaten görüyoruz!
Türk ve Müslüman isimleri kullanan birçok kişi, gazetelerde yazıyor, televizyonda yorum yapıyor, sahnede şarkı söylüyor ve senin ecdadına küfürler eden filmler çekip sana izletiyorlar. Daha fazlasını söyleyeyim mi? Onların cami kürsüsünde ağlayarak vaazlarını dinliyoruz. Arkasında saf tutup namaz kılıyoruz. Ölüsünü bir Müslüman gibi değil, Protestan geleneklerine göre defnedildiğine şahit oluyor ama hala akletmiyoruz. Acımız, düşmanın yarasından değil, yanımızdaki hainin dost bildiğimizdendir.
Kaynak: Timetürk
Selahattin Reha Burçkin’in Şüpheli Ölümü