35,0182$% 0.08
36,7999€% 0.23
44,5036£% 0.05
2.980,94%0,25
2.647,69%0,16
9.977,53%-0,34
Kanada’da yaşayan Alya, trafik kazası sonucu kaybettiği eşi Boran Albora’yı, son isteği üzerine Mardin’e getirmeye karar verir. Ancak, Albora Ailesi’nden hiç kimsenin cenazeyi karşılamaya gelmemesi Alya’yı derinden hayal kırıklığına uğratır. Bir süre bekledikten sonra, Cihan Albora’yı arayan Alya, “Müsait değilim” yanıtıyla şaşkına döner.
Alya, ne yapacağını bilemez bir halde Albora Ailesi’nden haber beklerken, Cihan, kardeşinin ölümüne sebep olan kişiyi azmettiren Demir ile yüzleşmeye çalışıyordur. “Abimi öldüren arabayı sen mi ayarladın?” diye soran Cihan, Demir’in, “Keşke Boran’ı öldüren kişi ben olsaydım,” demesiyle şok olur. Demir, kazayla hiçbir ilgisinin olmadığını savunur.
Cenaze konvoyu, jandarma tarafından durdurulur. Tabutun kontrol edileceğini öğrenen Alya, olaya müdahale etmeye çalışsa da başarılı olamaz. Durumu öğrenen Cihan, kardeşleriyle birlikte cenazenin bulunduğu yere gelir. Yengesiyle karşılaşması beklediği gibi gitmeyen Cihan, yeğenini görünce gözyaşlarına hakim olamaz. Cihan, cenazenin yarın toprağa verileceğini söyleyerek Alya ve yeğenini konağa götürür.
Yıllar sonra torununu gören Sadakat Albora, oğluna olan özlemini onunla gidermeye çalışır. Torununu merhametle kucaklayan Sadakat, gelinine karşı oldukça mesafeli bir tavır sergiler. “O arabayı sen kullanıyordun değil mi?” diye sorarak cesaretini artırır. Boran’a veda eden ilk kişi annesi Sadakat olur.
“Alboralar, sözüm size; oğlumu kim öldürdüyse bulunacak, cezası kesilecek!” diye haykırır Sadakat. Alya, konakta kalamayacağına karar vererek oğlunu da alıp otele gitmek isterken Cihan’a yakalanır. Geleneklerinden bahseden Cihan, Alya’ya kesin bir dille uyarıda bulunur: “Alboralar’ı küçük düşürmene izin vermem!”
Sadakat Albora, oğlunun başına gelenlerden gelini Alya’yı da suçlamaya çalışır. Sadakat’in sözlerine Nare, Cihan ve Kaya itiraz eder. Abisinin acısıyla sarsılan Kaya, çocukluğundan beri aşık olduğu Zerrin’e sığınmak ister, ancak Zerrin, “Ben seninle olamam,” diyerek onu reddeder.
Albora Ailesi ile ilgili araştırmalar yapan İzzet, Cihan’ın denetimli serbestlikle dışarıda olduğunu öğrenir. İzzet’in ilk haber verdiği kişi ise Alya olur. Alya, oğlunu da alıp Kanada’ya gitme planları yaparken bu kez Cihan ile yüzleşir. “Kanada’ya cenazeyi almaya gelmedin, havalimanına karşılamaya da gelmedin… Çünkü sen, Albora topraklarından çıkış yasağı olan pis bir kaçakçısın,” der. Bu sırada konuşmaları, Sadakat’in gelişiyle kesilir.
Gelinine, Boran’ın geçmişiyle ilgili sorular sormaya başlayan Sadakat, yaşananların bir kaza değil, bir kumpas olduğunu iddia eder. “İstediğin yere git. Eğer oğlumun ölümünde parmağın varsa iki elim yakanda ama torunum burada kalacak!” diye devam eder. Alya, kendisini köşeye sıkıştıranlara karşı cesurca tepki verir: “İsterseniz beni çekip vurun, korkmuyorum… Oğlumu da alıp buradan gitmeme engel olamayacaksınız!”
Cenaze için cezaevinden izinli çıkan Ecmel, hırsını oğlu Şahin’den çıkarmaya karar verir. Boran’ın cenazesinde Alya, güçlükle ayakta dururken Ecmel’in gelişi ortalığı karıştırır. İntikam yeminleri eden Ecmel, Cihan’a yüklenir: “Abimin ilk göz ağrısı Boran’ı nasıl kıydılar sana… Cihan, koruyamadın Boran’ı!”
Alya’nın bir anlık yalnızlığından faydalanan Demir, ona Boran ve Cihan’ın hayatını kaydırdığını anlatır. Alya’yı Demir’den kurtarmak Cihan’a düşer. Kanada’ya dönme kararını yineleyen Alya, bir kez daha kayınvalidesinden ret cevabı alır: “Aynı hatayı bir daha yapmam. Torunum burada bizimle kalacak.”
Cihan’dan annesini ikna etmesini isteyen Alya’nın bu yardım isteği de karşılıksız kalır: “Boran’ın oğluna benim adımı vermesinin bir sebebi var. O Boran’ın mirası, burada kalacak…”
Boran için okutulacak mevlidi fırsat bilen Alya, oğlunu da alarak konaktan çıkmak üzereyken Cihan durumu fark eder. Yanına Şahin ve Kaya’yı alarak Alya’nın bindiği otomobili takip eden Cihan, yeğenini araçtan indirip eve gönderir.
Oğlunu kaybedeceğini düşünen Alya, çantasından çıkardığı silahla Cihan’ı vurur.
Metrodan Kaçış Yeniden Ekranlarda