35,3988$% -0.05
36,5151€% -0.14
43,8808£% -0.24
2.998,93%-0,03
2.641,81%0,14
10.075,17%1,14
Zeynep Aliye, 1970 yılında Samsun’da dünyaya geldi. Edebiyat serüveni boyunca birçok eser kaleme almış olan Aliye’nin öykü, şiir, söyleşi, inceleme-araştırma ve resim üzerine yazıları, “Ada Öykü, Sombahar, Adam Öykü, Atika, Cumhuriyet Dergi, Cumhuriyet Kitap, Düşler Öykü, Düşler Şiir, Şehir, Edebiyat Nöbeti, ‘E’ Dergisi, Hürriyet Gösteri, Karşı Edebiyat, Mavi Ada, Milliyet Sanat, Sombahar, Sesler, Şiir-lik, Elizi Edebiyat, Akatalpa, Şiir Oku, Sincan Edebiyaz, Türk Dili dergisi, Yazarlar Dünyası, Yaşasın Edebiyat, Yeni Biçem, Varlık” gibi pek çok kültür ve sanat dergisinde yayımlanmıştır.
Yayımlanmış öykü kitapları:
Yayımlanmış roman: Kavşakta (2021) – Cumhuriyet Kitapları
Şiir kitapları:
İlk gençlik romanları:
Söyleşi kitapları:
Zeynep Aliye, bir süreliğine Bilgi Yayınevi İstanbul sorumlusunu üstlenmiş, Yazarlar Dünyası, Yaşasın Edebiyat dergisi ve Türk Dili Dergisi yayın kurullarında görev almıştır. Ayrıca, Türkiye Yazarlar Sendikası’nın genel sekreterliğini, PEN Yazarlar Derneği’nin genel sekreterliğini ve BESAM (Bilim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliği) kurucu üyeliği ile başkan yardımcılığını üstlenmiştir. Özerk Sanat Konseyi Yönetim Kurulu üyeliği gibi önemli görevleri de bulunmaktadır. Aliye, bugüne dek Yunus Nadi, Orhan Kemal, Sabahattin Ali, Haldun Taner, Art Contest öykü ödülleri gibi birçok ödüle layık görülmüştür. Ayrıca, Eskişehir Sanat Derneği Onur Ödülü, İsmet Kemal Karadayı Onur Ödülü ve Özkan Mert Edebiyat Onur Ödülü gibi çeşitli onur ödülleri de kazanmıştır. 2005 yılından bu yana Büyükada’da yaşamını sürdürmektedir.
Yeniçağ: Nobel ödüllü ABD’li yazar Faulkner, “Ben edebiyatçı değil çiftçiyim” der ve bu sözünden asla geri adım atmazdı. Siz kendinizi nasıl görüyorsunuz? Edebiyat insanı mı, yoksa farklı bir şey mi?
Zeynep Aliye: Öncelikle değerli okurlarınıza ve size merhaba demek isterim. Faulkner, hayranlık duyduğum ve Amerikan Edebiyatı’nın en önemli yazarlarından biri. “Ben bir çiftçiyim, edebiyatçı değil” sözünü duymamıştım ama bunun gerçek edebiyatçılar için geçerli olduğunu düşünüyorum. İlk sözü kimin söylediği önemli değil; sonuçta bu bir gerçek. Ben de hangi meslek grubunun içinde yer alırsam alayım, asıl işimin üretim olduğunu unutmamalıyım. Edebiyat, bir yapıtın son noktasına ulaşamayacağı, asla tamamlanamayacağı bir süreçtir. Yazmak, hayatımın her döneminde bir ihtiyaç haline geldi. Çocukluğumda resme olan ilgim vardı; yalnızca evde kendimce resimler yapıyordum. Zamanla yazmaya yöneldim ve edebiyatla daha derin bir bağ kurmaya başladım. Yazmak benim için bir tür terapi ve kendimi ifade etmenin en güzel yolu.
Benim için edebiyat; tüm toplumların, geçmişin ve tarihsel olayların bir yansımasıdır. Edebiyatçı olarak, toplumun gerçeklerini, sorunlarını ve hayallerini yansıtmak için sürekli bir çaba içinde olmalıyım. Edebiyat tarih, coğrafya, sosyoloji, felsefe ve daha birçok disiplini kapsamaktadır. Yazdığım her eser, bu karmaşık yapıların bir sonucudur. Edebiyat, yalnızca bir anlatım biçimi değil, aynı zamanda toplumu ve bireyi derinlemesine anlayabilmek için bir araçtır. Bu nedenle, yazarken özgün bir anlatım dili geliştirmek önemlidir. Eserlerimdeki karakterler ve olaylarla okuyuculara bir şeyler hissettirebilmek amacıyla sürekli çalışıyorum.
Yeniçağ: Yazmadan yaşayamam, diyerek mi yerinizin edebiyatta olduğuna kanaat getirdiniz yoksa yazmaya başladıkça mı edebiyat sizi daha çok çekti içine?
Zeynep Aliye: İlk yazma deneyimim, ilkokul beşinci sınıfta güneşin batışından esinlenerek bir roman yazmaya çalıştığım zamana dayanıyor. Okuma tutkum, o dönemden beri hiç azalmadı. Sınıf kitaplığındaki tüm kitapları okudum ve diğer sınıflara geçerek daha fazla eser okumaya başladım. Ortaokulda günce tutmaya ve şiir yazmaya başladım. Kütüphaneden aldığım kitaplar, benim için büyük bir hazineydi. Yazma arzum, içten gelen bir ihtiyaçtı ve edebiyatla olan ilişkim zamanla derinleşti. Yazmak, kendimi ifade etmenin yanı sıra çevremdeki dünyayı anlama ve değiştirme çabasıydı. Bu nedenle, yazmak benim için bir tür görev haline geldi.
Yeniçağ: Peki ya edebiyatın günümüz dünyası ve özelde ülkemiz için bir ihtiyaç olduğunu söyleyebilir misiniz?
Zeynep Aliye: Bu konu, edebiyatın toplumsal rolü açısından oldukça önemli. Son zamanlarda sosyal medyada “Türk edebiyatı mı yoksa Türkçe edebiyat mı?” sorusu etrafında dönen tartışmalar, Türk edebiyatının kendi kimliğini bulma çabasıdır. Bu tartışmaların yapılması bile acı verici bir durum. Türkçe edebiyat, yalnızca dil değildir; aynı zamanda yaşanılan toplumun, geleneklerin, tarihlerin ve kültürel yapının bir yansımasıdır. Günümüz Türk Edebiyatı’nın temel sorunu, kendi kimliğinden uzaklaşmak, yabancı bir edebiyatı taklit etmek ve bu toplumun gerçeklerini yansıtmayan bir anlayışla yazmaktır. Türk edebiyatı, kendi toplumunu ve kültürünü yansıtan eserlerle beslenmelidir. Bu nedenle, edebiyatın evrenselliği ile yerelliği arasında bir denge kurmak önemlidir.
Yeniçağ: Öyleyse nereden çıkıyor bu yapay gündem oluşturma çabaları veya daha açık sorayım: neye, kime hizmet ediyor?
Zeynep Aliye: Ülkemizin içinde bulunduğu durum, kültürel emperyalizmin etkisiyle şekilleniyor. Diğer ülkeler, kendi dillerine ve edebiyatlarına sahip çıkarken, bizler kültürel kimliğimizi kaybetme riskiyle karşı karşıyayız. Bu durum, edebiyatın ve sanatın metalaşmasına yol açıyor. Türk edebiyatına sahip çıkan okurları ve yazarları kutlamak gerekir. Edebiyat, yalnızca kültür ve sanat dünyasının değil, aynı zamanda düşün dünyamızın da temel direğidir. Ben de Türk edebiyatını evrensel kültürün bir parçası olarak yaşatmaya çalışıyorum.
Yeniçağ: Sizce nereye gidiyor bu insanlık?
Zeynep Aliye: İnsanlığın, insani değerlerin ve özlerin kaybolduğu bir dönemdeyiz. Sanat ve bilim, ekonomik yapı tarafından belirlenen üst yapı kurumlarıdır. Bu nedenle, sanatın ve bilimin, ekonomik çıkarlar doğrultusunda şekillendirilmesi kaçınılmazdır. 21. yüzyıl, teknolojik gelişmelerle birlikte insanlığın karşılaştığı birçok zorluğu da beraberinde getiriyor. Bu nedenle, edebiyat ve sanatın varlığı daha da önem kazanıyor. İnsanların duygusal iletişimden uzaklaştığı, bilimsel doğruların yerini hurafelerin aldığı bir çağda, insanın kendisini bulma ve ifade etme arayışının daha da derinleşmesi gerekiyor.
Yeniçağ: Türkiye’de öykücü- romancı olmanın ne gibi mahzurları var? Artıları da mevcut mu acaba?
Zeynep Aliye: Türkiye’de edebiyatla uğraşan biri, genellikle değersiz biri olarak görülüyor. Para kazanmak, sanatın önüne geçiyor. Gerçek sanat, çoğu zaman göz ardı ediliyor. Bu durum, yazarı ve eserlerini yok sayıyor. Yazar, yazdığı eserle var olmaya çalışırken, dışlanma riskiyle karşı karşıya. Ancak, ben kendi adıma yazmak konusunda hiçbir kaygı taşımıyorum. Yazmak benim için bir ihtiyaç ve mutluluk kaynağı. Yazarın görevini yerine getirmesi için, eserlerinin kabul görmesi ve okurla buluşması önemlidir. Benim için yazmak, içsel bir yolculuktur.
Yeniçağ: Rus edebiyatı 1840’lardan itibaren dergi sayfalarındaki tartışmalarla Dostoyevskileri, Puşkinleri, Turgenyevleri, Tolstoyları yetiştirdi. Türkiye’de edebiyat dergiciliğinin dünü ve bugününe ilişkin neler söylemek istersiniz?
Zeynep Aliye: Dergiler, edebiyatın kalbidir. Hem geçmişe sahip çıkmalarını hem de günümüz edebiyatını canlı tutmalarını sağlarlar. Geçmişte birçok önemli dergi, edebiyat dünyasına yön vermiştir. Ancak, son yıllarda dergi ve kitap yayıncılığının büyük bir kan kaybına uğradığını görüyoruz. İktidarın yayın dünyasını yok etme politikası ve açgözlü büyük sermayenin etkisi, edebiyatın yok olmasına yol açıyor. Dergilerin bu durumda korunması ve geliştirilmesi için edebiyatçıların üzerine düşen sorumluluk büyük. Aksi takdirde, Türk edebiyatının sesi ve geleceği tehlikeye girebilir.
Yeniçağ: Ve nihayet kendinizi tanıtmanızı rica edebilir miyiz? Kim bu çağdaş Türk öykücülüğünün ve romancılığının usta kalemi Zeynep Aliye?
Zeynep Aliye: Şiirle olan bağım, benim için çok önemli. Öncelikle şairim; yazdığım her metinde bu şiirsellik taşımaya çalışıyorum. Yazı, benim dünyamın bir parçası; bu nedenle yazdıklarımda içsel bir derinlik ve müzikalite arıyorum. Son şiir kitabım “Fail Hem Kurban” yeni yayımlandı. Edebiyatın her alanında, özellikle şiirde gizemli bir derinlik arayışındayım. Edebiyat benim için vazgeçilmez bir tutku ve hayatıma anlam katıyor. Kendimi geliştirmeye devam etmek ve yazılarımda derinlik katmak için sürekli bir çaba içinde olmalıyım.
Kadri Karahan ile Sezen Şarkıları