Nigel Hayes-Davis ile Fenerbahçe Beko Üzerine Özel Röportaj

0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Fenerbahçe Beko Yıldızı Nigel Hayes-Davis ile Özel Röportaj

Fenerbahçe Beko’nun parlayan yıldızlarından Nigel Hayes-Davis, Eurohoops’a özel bir röportaj gerçekleştirdi. Röportajda, Avrupa basketboluna dair önemli görüşlerini, kariyer gelişimini, ünlü koç Saras Jasikevicius’un etkisini, Stephen Curry ile olan deneyimlerini ve Avrupa taraftarlarına dair düşüncelerini paylaştı.

Medyanın ve Taraftarların Dikkati

-Öncelikle burada bizimle olduğun için teşekkür ederim. Daha önce, medyanın ve taraftarların seni ‘görmezden gelmesinin’ daha iyi olduğunu söylemiştin. Bu sayede işini daha iyi yapabildiğini belirtmiştin. Sence, geçtiğimiz yıl attığın 50 sayı ve EuroLeague’in en iyi beşine seçilmen, seni rakipler için daha belirgin bir hedef haline getirdi mi?

“Bunu sanmıyorum. Belki de böyle bir durum olabilir ama kendi bakış açımla düşündüğümde, attığım 50 sayıdan sonra ‘bu sayılar kime karşı atıldı?’ gibi konuşmalar yapıldı. Motivasyonumu bu noktaya kaydırdım. Yani daha çok ‘evet, bu oldu ama bunu kime karşı yaptım?’ diyordum. Kendimi motive etmeye çalıştım ve rakipler hakkında endişelenmektense, yapabildiğim şeylere daha fazla odaklandım. Eğer rakipler hakkında endişelenirsen, gelişmek ve daha fazla çalışabilmek için gereken enerjini kaybetmiş olursun.”

50 Sayı Atma Deneyimi

-O özel moda girebilmek ve bir maçta 50 sayı atabilmek nasıl bir deneyimdi?

“Çocukluğumdan bu yana basketbol oynarken kendimi en çok ‘çocuk gibi’ hissettiğim an o andı. Dürüst olmak gerekirse, sadece etrafta koşup şut atıyormuşum gibi hissettim, bu sırada sadece eğleniyordum. Rekora yaklaştıkça rakip, beni iki kişiyle savunmaya başladı. O andan itibaren ‘topu nasıl alacağım?’ diye düşünmeye başladım. Gerçekten oynadığım en zevkli, en eğlenceli ve en saf basketbol maçıydı.”

Sasha Vezenkov’un Performansı

-Sasha Vezenkov’un 45 sayılık performansına dair attığın bir mesajdan bahsetmiştin. Hatta ‘bence rekoru kırmak için çabalamalıydı’ dedin. Vezenkov’un o maçtaki performansı sırasında nasıl hissettin?

“Aslında o gün izin günümüzdü ve seyahat ediyordum. Belki duymuşsundur, izin günlerimde farklı ülkeleri gezmeyi seviyorum. O gün Lübnan, Beyrut’taydım, bir arkadaşımı ziyaret ediyordum. O sıralarda bir bakkaldaydım. Orada çok iyi bir cips markası var ve sadece Beyrut’ta bulabildiğim bir marka. Sonra arkadaşım Nate bana mesaj attı ve ‘Nigel, inanılmaz bir şeyi kaçırdın. Sasha 45 sayı attı’ dedi. O an ‘vay be’ dedim ve neler olup bittiğini anlamak için Twitter’a girdim. Twitter’a bakarken bazı insanlar bana mesaj atmaya başladı. Hatta Calathes de mesaj atıp ‘rekorun şimdilik güvende’ gibi bir şey yazdı. Sasha’nın büyük bir hayranıyım. EuroLeague’in performans videosunu yüklemesi için sabırsızlanıyorum. Yani onun o maçtaki performansı nedeniyle bir kez daha kutluyorum.”

EuroLeague ve NBA Arasındaki Farklar

-Sence bu tür bireysel başarılar, NBA gibi EuroLeague’in de ‘oyuncuların ligi’ haline gelmeye başladığının bir kanıtı mı? Yoksa halen koçların belirgin bir müdahalesi mi gerekli?

“Hayır, bence kesinlikle EuroLeague ‘oyuncuların ligi’ değil. EuroLeague, halen koçların ve kulüplerin ligi. Bunu daha iyi veya kötü olarak değerlendirmek bana düşmez ama EuroLeague’in sadece koçların ve oyuncuların ligi olduğunu söyleyebilirim. Kulüplerin geçmiş yıllara dayanan köklü tarihleri var. Ayrıca oyuncular sık sık takım değiştiriyorlar. Bir oyuncunun bir takımda birden fazla yıl kaldığını nadir görüyoruz. Maçlara gittiğinizde, koçun sahaya çıktığında tüm salonun nasıl tepki verdiğini görebiliyorsunuz. Böyle şeyler NBA’de olmuyor. Zamanla belki EuroLeague de bir gün oyuncuların ligi olabilir. Sonuç olarak, taraftarlar oyuncuları izlemek için maça geliyorlar. Dolayısıyla bu mantıklı geliyor.”

Kurgudan Nefret Etmek

-Kurgudan nefret ettiğini her seferinde net şekilde belirtiyorsun. Peki sence ‘EuroLeague, NBA’den daha iyi ve daha rekabetçi’ sözü bir kurgu mu yoksa gerçek mi?

“Açıkçası böyle sorulardan nefret ediyorum. Bu tür sorular, insanların düşündüğünün aksine EuroLeague’e pek yardımcı olmuyor. Oynanan basketbol tamamen farklı. Dolayısıyla iki lig birbirleriyle kıyaslandığında, EuroLeague’in kendi başına ayakta kalmasını zorlaştırıyor. EuroLeague’de 1-2 kuralı değiştirirseniz, oyun (NBA ile) aynı gözükür. Üç saniye kuralını kaldırırsanız ve üçlük çizgisini uzaklaştırırsanız, oynanan oyun birebir aynı hale gelir. Dolayısıyla EuroLeague’in ‘bizim ürünümüz bu’ diyebilmesi için bu iki kural önemli. Elbette NBA’deki her oyuncu EuroLeague’deki oyunculardan daha iyi değil ama sanırım dünyanın en iyilerinin NBA’de olduğu konusunda hemfikirizdir. Yine de EuroLeague’de çok yetenekli oyuncular var ve bu oyuncular gerçekten çok rekabetçi. Bu durum, sadece oyuncular için değil, koçlar ve en önemlisi maça gelen tutkulu taraftarlar için de geçerli.”

Amerika ile Avrupa Arasındaki Farklar

-Bu soruyu sordum çünkü yazın ABD Milli Takımı ile idmanlara çıktığında ‘basketbolun neşesini yeniden keşfettim, Avrupa basketbolunda neşeye yer yok’ demiştin.

“Kesinlikle. O dönem hayatımın en mutlu dönemiydi. Daha önce hiç bu kadar mutlu olmamıştım. Daha önce hiç bu kadar uzun süre uyanık kalıp sabahları bu kadar çabuk uyanmamıştım. O günlerden olabildiğince keyif almaya çalışıyordum. Tabii uzun zamandır Avrupa’dayım, ve sen de milyon tane maç izlemişsindir. Koçlar sürekli bir gerginlik yaratıyor. Gülmek ve keyif almak için zaman yok. Her şey çok yoğun. 40 dakikalık bir EuroLeague maçında gülmeye, kutlamaya yer yok. Steph (Curry) şut soktuğunda ise tüm bençin kutlamaya başladığını görüyorsunuz. O an izlediğin şeyden keyif alıyorsun. Avrupa’da ise kültür bu şekilde değil. Bunun iyi ya da kötü olduğunu söylemiyorum, bu sadece bir gerçek.”

Stephen Curry ile Sohbet

-Steph Curry ile olan iki saatlik sohbetinden neler hatırlıyorsun? Ayrıca Kevin Durant ‘yeteneklerinin NBA’e ait olduğunu’ söylediğinde nasıl hissettin?

“(Steph ile) olan sohbetimiz son derece gerçeküstüydü. Hayatımın son birkaç senesinde ‘anda kalma ve anı yaşama’ konusunda iyi bir iş çıkarmaya çalıştım. Öğrendiğim şeylerden biri de anda kalmanın tek yolunun ‘nefes almak’ olduğu. Bu bilgiyi Thich Nhat Hanh’ın ‘Peace Is Every Step’ adlı kitabından aldım. Steph’in karşısında otururken, ona bakıp bana söylediklerini dinlerken içimden ‘yok artık, çocuklar buna inanmayacak!’ diye düşündüm. Kevin ise tarihin en iyi skorerlerinden biri. Onun gibi birinin beni ve yeteneğimi görmesi, ‘bunu gördün mü?’ gibi hissetmeme neden oldu. Gerçekten de tarihin en iyi oyuncularından biriyle sohbet etmek, hayatım boyunca unutamayacağım bir deneyim oldu.”

Amerikalı Oyuncular ve Avrupa

-Sence Amerikalılar için Avrupa’ya gelmek NBA hayali yolunda bir başarısızlık mı? Bu konuda ne düşünüyorsun?

“Evet, kesinlikle. Tabii ki bu durum herkes için geçerli değil ama diyelim ki koleje gidiyorsunuz ve iyi, hatta en iyi kolej oyuncularından biri haline geliyorsunuz. Dolayısıyla hayaliniz NBA’de oynamak oluyor. Bunu yapamayıp Amerika’nın dışında oynamak durumunda kaldığınızda, ‘fırsatı kaçırmış’ gibi hissediyorsunuz. Ancak her oyuncunun bu durumu farklı şekilde algıladığını unutmamak gerek. Ben gittiğim her takımda ve her kültürde yer almak için elimden gelenin en iyisini yapmaya çalıştım. Her yerde dil öğrenmeye çabaladım ve anın tadını çıkarmaya odaklandım. Yaşadığım her şey benim yolculuğumun bir parçası oldu.”

Kolej Yıllarındaki Değişim

-Kolej yıllarından bu yana, belki de 2015 yılında oynadığın NCAA finalinden bu yana oyununun hangi yönde değiştiğini düşünüyorsun?

“Açıkçası o zamanlardaki halimle yakından uzaktan alakam yok. Wisconsin’de oynadığımız bariz bir basketbol şekli vardı, yavaş ve metodik bir tarz. O dönemde bu tarzdan uzaklaşabilmek benim için öğretici bir deneyim oldu. Yaşlandıkça becerilerim ve yeteneklerim daha da gelişti. Oyun benim için o kadar yavaşladı ki bazen sahadayken kendimi ‘ağır çekimde oynuyormuş’ gibi hissediyorum. Şu anki halim, o zamanki Nigel’a göre tanınmaz halde.”

Koç Saras ile İlişkiler

– (Zalgiris maçından sonra) Bir koçtan duyulabilecek en güçlü kelimenin ‘yumuşak’ olduğunu söyledin. Koç Jasikevicius yakın zamanda sana ve takım arkadaşlarına karşı bu kelimeyi kullandı. Peki, koç Saras’ta Fenerbahçe’de Barcelona günlerine göre neler değişti?

“Bence artık işlere daha az karışıyor. Oyunculara daha çok güveniyor ve oynamalarına daha fazla izin veriyor. Kurallar ve istediği şeyler konusunda eskisi kadar katı değil. Bu, onun bir koç olarak gelişimini gösteriyor.”

Koçlar Arasındaki Farklar

-Saras ve koç Itoudis arasında ne gibi farklılıklar var?

“Aslında aynı koç ağacından geliyorlar. İkisi de Obradovic ile çalıştılar. Ancak Itoudis hücumda özgürlük tanımaya daha yatkınken, Saras daha sistematik bir yaklaşım sergiliyor. Bu, oyuncuların sistem içerisinde gelişmelerine olanak tanıyor.”

Taraftarların Tutkusu

-Avrupa’daki taraftarların tutkusu ile sporcuları bir makine gibi görmesi ve kazanmayı bir zorunluluk olarak algılaması arasındaki ince çizgi üzerine düşüncelerin neler?

“Amerika’da birçok spor dalı varken, Avrupa’da genellikle sadece futbol ve basketbol var. Dolayısıyla sahip olduğun tüm tutkuyu sadece bir takıma aktarıyorsun. Bu, harika atmosferler yaratıyor. Taraftarların tutkusu, oyuncular için büyük bir motivasyon kaynağıdır. Ancak bu tutku, bazen fazla baskı yaratabiliyor.”

Ailemin Desteği

-Annen ve üvey baban olmadan buralara gelemeyeceğini daha önce defalarca kez söyledin. Eğer durum böyle olmasaydı, sence şu an nerede olurdun?

“Dürüst olmak gerekirse kim bilir? Annemi çok seviyorum, o tanıdığım en harika kadın. Üvey babam ise tanıdığım en harika adam. Bu ikili olmasaydı, hayatımın bu noktasında olamazdım. Onlara minnettarım çünkü herkesin iyi ebeveynleri yok. Benim ise bu şansa sahip olmam büyük bir ayrıcalık.”

Kaynak: Sporx