Page 13 - Evos Angels Nisan 2022 Sayısı
P. 13

Sizinle daha önce yapmış olduğumuz sohbetlerde Duygusal Zekâ konusunun sizin



        için özel bir yerde olduğundan bahsetmiştiniz. Bu nereden kaynaklanıyor?



        Tahmin edersiniz, yaşamım boyunca psikolojinin farklı alanları ile ilgili okudum, araştırmalar


        yaptım, kendi tecrübelerimi veya çevremdeki kişilerin deneyimlerini bu bakış açısı ile de-



        ğerlendirmeye çalıştım. Tüm bu alanlar içinde en çok ilgimi çeken konulardan biri Duygusal



        Zekâ oldu. Sadece teorik açıdan değil, uygulama alanı olarak da son derece ilginç ve faydalı


        bulduğum bir konu. Duygusal Zekâ kapsamındaki tekniklerden hem kendi yaşamımda çok



        yararlandım, hem de başkalarının hayatını kolaylaştırdığına defalarca şahit oldum.



        Zaman içinde daha çok okudukça, daha çok anladıkça ve daha çok insanla paylaştıkça be-


        nim için değeri giderek arttı. Bugün artık hangi konuda olursa olsun her sohbetimde sözü



        Duygusal Zekâya getirmeden edemiyorum diyebilirim.







        Duygusal Zekâyı nasıl tanımlayabiliriz?



        Duygusal Zekâ aslında pozitif psikolojinin konularından biri. Pozitif psikoloji bildiğimiz gibi



        hepimizin herhangi bir mental/ ruhsal sıkıntı yaşamadan da faydalanabileceği,  yaşamdan


        daha fazla zevk alabilmeyi, kendimizle ve çevremizdeki kişilerle daha olumlu ilişkiler kura-



        bilmeyi destekleyen kuram ve uygulamalar geliştiren bir alan.



        Duygusal Zekâyı bu konuda önemli yayınlara imza atmış olan araştırmacı Daniel Goleman’ın


        tanımıyla; “kendimizin ve çevremizdekilerin duygularının farkında olma ve bunları yönete-



        bilme yeteneği” olarak tanımlayabiliriz.







































          Duygusal Zeka nasıl ölçülüyor?


          Bugün artık bu alanda kabul gören birçok envanter var. Kişilerin Duygusal Zekâyı yansıtan



          davranışları ne derece sergilediğine göre ölçüm yapılabiliyor.







          Nasıl oluyor da kendi duygularımızın farkında olamıyoruz?



          Sol beynimiz genellikle iç dünyamızdan gelen tepkilere (yani duygulara) ya duyarsız kalır



          ya da bunları çarpıtır. Bahaneler bulur, yönünü değiştirir veya görmezden gelir. Örneğin bir


          insana çok kızdığımızda aslında onda kendimizde sevmediğimiz bir huyumuzun yansımasını



          görmüşüzdür. Ya da bazen kaybetmekten korktuğumuz bir insana sırf korkumuzu yönete-



          mediğimiz için kötü davranırız.  Bu bir nevi psikolojik savunma mekanizmasıdır. Çünkü her


          zaman mantıklı ve her zaman haklı olduğumuza inanmak isteriz. Duygularımız bu algımız



          için bir tehdit oluşturur. O yüzden kendimize ait dahi olsa duyguları anlamak ve kabul



          etmek için ekstra çaba sarf etmemiz gerekir.
   8   9   10   11   12   13   14   15   16   17   18